Erol Başarık; AKP’YE YEREL SEÇİMDE CEZA YAĞDI

AKP’YE YEREL SEÇİMDE CEZA YAĞDI

4/4/2019

31 Mart Yerel Seçimlerinde Türk Milletinin sağduyusu kazandı. Halk ” Kararım karar, Millet ittifakı bize uyar” diyerek devlet gücünün bütün ağırlığını arkasına alarak seçime giren ve halka hem korku senaryoları hem bol keseden vaatler sunan Cumhur İttifakına ders verdi ve Millet İttifakı tarihi bir zafer kazandı. Büyük rant talanına sahne olan büyük şehirlerin Belediye Başkanlıkları Millet İttifakının adaylarına emanet edildi. Nüfusuna göre en büyük şehir İstanbul olmak üzere sırasıyla Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Adana’dan beşini CHP adayları kazandı. Bursa az farkla AKP’de kaldı. İstanbul ve Ankara gibi en büyük iki şehirde ve Bursa’da ilçe başkanlıklarının çoğunu AKP kazandı. İstanbul’daki 39 ilçeden sadece 14’ünü CHP alırken 24 ilçeyi AKP ve bir tek Silivri’de MHP kazandı. Ankara’da ise CHP 3, AKP 25 ilçeyi MHP ise 3 ilçeyi aldı.  İzmir’de AKP sadece 4 ilçede kalırken, MHP bir, İyi Parti bir ve CHP 24 ilçeyi kazandı. Bursa’da AKP 13, CHP 3, MHP bir ilçe kazandı. Antalya’da CHP 8, AKP 6, İYİ Parti 2, MHP 2 ve DSP bir ilçeyi aldı. Adana’da CHP 4, AKP 3, MHP 8 ilçeyi kazandı. Toplam olarak en büyük altı İlimizdeki ilçelerin 75’ini AKP, 56’sını CHP,  16’sını MHP, 3 ilçede ise İYİ PARTİ kazandı.

 

Yukarıdaki rakamlardan anlaşılacağı üzere ilk altı büyük şehirdeki ilçelerde:

75 AKP + 16 MHP = 91 İlçede CUMHUR İTTİFAKI

56 CHP + 3 İYİ PARTİ = 59 İlçede MİLLET İTTİFAKI aldı.

 

Peki nasıl oluyor da beş Büyük Şehrin Başkanlıklarını CHP adayları kazandı? Bunun bir tek izahı var. Halk AKP iktidarına akçeli işlerde güvenmediğinden Başkanlıkları esirgedi. Büyük şehirlerin rant sağlama yolunda yağmalandığının farkında. Bu şehirleri güvenilir kişilere teslim ederek AKP’nin rant saldırılarına engel olacak gözlemcileri iş başına getirmiş oldu. Yani AKP halktan  güven oyu alamadı. Seçmen Belediye ilçe Başkanlıkları için partilere, illerde ise adama oy verme yolunda tercihini yaptı. İktidara geldiğinden beri ihale kanunlarını değiştirerek yapılan ihale dümenleriyle yandaşlara aktarılan Büyükşehir avantaları, 500 milyar doları bulan inşaat işleriyle sağlanan servet (İnşaat İşlerinde Yolsuzluk ve Rüşvet başlıklı yazımı okumanızı öneririm), 1 milyar lirayı bulan yandaş vakıflara aktarılan İstanbul Büyükşehir bütçesinin soyulması artık sona erdi. Bal kovanı yok artık.    

 

İkinci olarak göze batan durum kültür seviyesi yüksek yerlerde CHP başarılı oluyor. Genelde şehirlerde CHP, eğitimsiz kırsal kesimlerde AKP’nin oy oranı daha yüksek çıktı. Kırsal kesimlerde tarikatların, şeyhlerin, toprak ağalarının etkisini yani demokrasiyi hançerleyen kesimi göz önünde tutalım. AKP’nin 25 yıldır ellerinde tuttukları Ankara ve İstanbul’a oy deposu köyleri boşaltıp büyük şehirlere doldurma politikalarının köklü nedeni budur. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’a ihanet ettik sözlerinin arkasında bu büyük gerçek yatıyor. Bu sözüne katılmamak elde değil. Türkiye genelinde köylerin nüfusu %8’lere düşerken İstanbul’a göç eden köy nüfusuna yer açmak için güzelim şehir beton yığınına çevrildi. İstanbul bugünlerde 5 ila 10 milyon arasında kalmış olması gerekirken 20 milyonlara dayandı. Trafiği tıkanmış, havası oksijensiz, pis, nehir yataklarına hatta deprem toplanma yerlerine binalar dikilmiş bir betonarme çöplüğü görünüşüne bürünmüş sözüm ona dünyanın en güzel şehri, İstanbul…

 

Şimdi AKP kalkmış İstanbul halkının  %97 ‘sinin geçerli oylarının (10 milyon 200 bin) iradesiyle seçilmiş Ekrem İmamoğlu’ndan Belediye Başkanlığını %3 geçersiz oyların (290 bin) yeniden sayılmasını talep ederek şehri geri almaya çalışıyor. Alan da kaçan mı derler adama. Daha açıkçası halkın iradesine darbe planıdır bu. Seçim tutanaklarında şerh bulunmuyorsa bu geçersiz oyların sayılması bile kanuna aykırıdır ama YSK bu ayıba da çanak tuttu. Bakın bütün milletin, hatta AKP’lilerin de gözü üzerinizde. Bütün dünya da sizi takip ediyor. Kendinize de zarar veriyorsunuz. Siyaset çöplüğünden yararlı bir sonuç çıkmaz. Üniversitelere Rektör atanırken yapılan seçimlerde 290 oy alanı değil de 20 oy alan öğretim üyesini seçme kötü alışkanlığı bu seçimlerde uygulanamaz.

 

YSK’yı zorlamayın, kanunsuz eylemin içine itmeyin. Konuyu en kısa zamanda kapatın. Türk lirasının değeriyle oynamaya çalışan yabancı güçlere yardımcı olmayın. Zaten yerinde zapt etmek güç.      

Bu seçimi evvelkilerden ayıran büyük özellikler var:

 

Cumhur İttifakının liderleri Türkiye’nin beka sorunu var, hafife almayın dedi. Halk suçluyu tespit etti. 17 yıldır ülkeyi yönetenleri suçlu buldu ve Osmanlı tokadını onlara attı.  Sandıkta cezalandırarak beka sorununa son verdi. Seçmen hakaret edenleri, parmak sallayanları, tehdit edenleri, yalan söyleyenleri, iftira atanları, suçlamada bulunanları, adil olmayanları, huzursuzluk yaratanları, gericiliği, faşizmi sandıkta cezalandırarak ders verdi. Başkanlık Sistemi sorgulanır hale geldi. 

 

Bu seçimlerde halk sandıklara sahip çıktı. Oy hırsızlığına fırsat vermedi. Çalıyorlar ama çalışıyorlar  diyenlere itibar etmedi. Seçimin yükselen yıldızı Ekrem İmamoğlu 31 Mart seçim gecesi sürecinde  olağanüstü mükemmel bir performans sergiledi.

 

Halk kaos çıkar, beka sorunu var gibi balonlara itibar etmedi, korkmadı korkuyu yendi. Oy nöbetini kararlılıkla sürdürüyor.

 

Mükerrer oy kullanılmasını büyük ölçüde önleyen parmak boyası 2010 seçimlerinde kaldırılmıştı. O seçimle birlikte adreste ikamet etmeyen seçmenler, hatta ölü seçmenler seçim listelerine birden girmeye başladı. O yıllarda AKP’nin beraber yürüdükleri yol arkadaşı Fethullah Gülen’in ölüleri mezarlarından kaldırın sözü bu sonucu getirmişti.

 

Seçimden önce Bekir Bozdağ ”Kim sandıkta hile yapılıyor derse kaybetmiştir” demesine rağmen AKP çığırtkanları hile yapıldığını, hatta sandıkta darbe yapıldığını bile iddia etti. Pes doğrusu.

 

İktidara teslim olmuş bir YSK görüyoruz. 20 binin üzerinde fark olmasına rağmen İstanbul’da geçersiz oyların yeniden sayılmasını kabul ederek kanunları bir daha çiğnedi. Oysa 3 oy farkı olan ilçede dahi muhalefet oylarının sayılmasını ret etti. Aynı kanunsuzluğu 16 Nisan 2018’de Başkanlık Sistemi için yapılan Referandum oylamasında YSK’nın sayım öncesi son dakikada AKP’nin verdiği öneriyle ”mühürsüz oyları geçerli sayması”yla göstermişti. Görevi sona ermiş YSK’nın bu seçimlerde de göreve devam ediyor olması AKP ve iktidara teslim olmuş YSK işbirliğinin açık bir örneğidir.

 

HDP bu seçimlerde demokrasiden yana bir tavır sergileyerek batıda Millet İttifakının yanında yer aldı.

 

Bu seçimin kare ası başta İBB Başkanlığını Millet İttifakı adına kazanan Ekrem İmamoğlu ve Ankara’yı kazanan Mansur Yavaş, Tunceli’de TKP adına Fatih Mehmet Maçoğlu, dördüncüsü de Kırklareli’ni kazanan Bağımsız aday M. Siyam Kesimoğlu oldu. Komünist bir partiden seçime girip kazanmak hayal gibiydi, gerçek oldu. Bağımsız bir adayın kazanması çok zordur, Kesimoğlu başardı.    

 

İstanbul, Ankara ve İzmir’in nüfusu toplamda  Türkiye’nin %30′ unu aşıyor. Bu üç şehir Milli gelirin %60’ını sağlıyor. Toplam vergilerin %37’si İstanbul’dan toplanıyor. Sanayinin üçte biri, ithalatın üçte biri, ihracatın beşte biri İstanbul’dan yapılmaktadır. İstanbul, Ankara ve İzmir’le birlikte  Türkiye ihracatının 100 milyar, ithalatının da 160 milyarlık payına sahip. Milli gelirin %70’ini aşan bölümünü Millet İttifakının kazandığı büyük şehirler sağlıyor.

 

Enflasyon, pahalılık, faizler ve dolar kuru ve işsizlik almış başını gidiyor.  Seçim sonuçlarının bir an önce karara bağlanıp büyük ekonomik sorunlarımızın çözümüne odaklanmalıyız. 2023’de yapılacak Genel seçimlere kadar AKP ekonomide başarı sağlayamazsa bu sefer iktidara da elveda demeleri gerekecek.   Belediyecilikte sınıfta kalan AKP bari ekonomiyi düzeltmede başarılı olabilsin ve kendi beka sorunuyla birlikte ekonomik çöküşün ortaya çıkartabileceği ülke bekasını da halledebilsin…  

 

Erol Başarık   (Ekonomist)

Reform 2000 Party’si Genel Başkanı -İngiltere