Erol Başarık; AKP’NİN EKONOMİK BİLANÇOSU

AKP’NİN EKONOMİK BİLANÇOSU

19/03/2019

31 Mart Yerel Seçimlerine hazırlanan AKP’yi geçmişteki diğer seçimlerle kıyasladığımızda elindeki tüketilmiş seçim malzemeleriyle muhalefet cephesine yaptığı saldırılarda etkili olmadığı anlaşılıyor. Gerek anket sonuçlarından, gerekse ekonomik verilerin AKP aleyhinde seçim sonuçlarına yapacağı olumsuz etkilerin yarattığı panik hem uykularını, hem de ahlak kurallarının endazesini kaçırtmaktadır.

 

AKP’nin bu seçimleri de evvelkiler kadar rahat kazanamayacağını, şimdiye kadar aldığı sonuçların en kötüsünün kendilerini beklediğini rahatlıkla söyleyebilirim. İşsizlik, hayat pahalılığı, enflasyon, yüksek faiz ve kur, devletin, şirketlerin olduğu kadar birey borçlarının  da tavan yapmış durumda olması AKP’nin seçimlerde alacağı sonuçların kötü olacağının en önemli işaretleridir. Gene bu partinin iktidara geldiği 2002 yılında dünyadaki sıcak para bolluğuyla ortaya çıkan  olumlu ekonomik şartların aksine günümüzde dünya ekonomisi yeni bir global krize doğru gitmektedir. Dış kaynaklardan sıcak para gelmez. Gelecek olanların faiz oranları eskiye kıyasla iki misli olur ki bu da ilerideki ödemelerde borç yükünü  arttıracaktır. 32 milyon vatandaş borç  batağında. Hane halkının kredi kartlarına ve finans kurumlarına borçlarının  6 milyar liradan 600 milyarlara çıkmış olması ekonomik gelişmeyi sağlayacak, piyasayı canlandıracak mal ve hizmetlere talebi sınırlıyor. Arz talep dengesi bozulmuş durumda.  Şirket borçlarının 88 milyardan 2 trilyon 600 milyar liraya çıkmış olması da problemin boyutunu arttırıyor. Dış ticaret bütçesi de yılda ortalama 50 milyar dolar açık veriyor.

 

AKP iktidarı Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan altın yumurtlayan tavukların (KİT’lerin) satılmasıyla elde ettiği 70 milyar dolar gelir artık yok. Bankaların hortumlanmasıyla çalınan paralardan AKP hükümetinin geri almayı başardığı 19 milyar dolar yok. Yapılması gereken, kalkınma planları çerçevesinde “Ulusal Üretim Seferberliği” ilan edip kendi yağımızla kavrularak ekonomik krizden çıkmak için kolları sıvamaya da niyetleri yok. Sadece nerden, nasıl borç bulur da iktidarımızı sürdürürüme kafa yoruyorlar. 500 milyar doları inşaat sektöründe betona gömerken, dış borçları da bir o kadar yani 500 milyar dolara çıkarırken is sahası açacak bir yatırım yapmamışken Tank – palet fabrikasına modernizasyon için gereken 50 milyon doları sağlamak için fabrikanın %49 hissesini vermeleri nasıl açıklanabilir? Askeri sırlarımızla birlikte milli gururumuz da rencide ediliyor.

 

Elime 2010 yılı Referandumu veya 12 Haziran 2011 Genel seçimleri  için (tarihi yazılmamış) AKP tarafından hazırlanmış bir seçim broşürü geçti.  

 AKP’nin ekonomik bilançosunu kendi seçim propaganda kitapçığından 2002 ve 2010 yıllarına ait verdikleri bilgilerle  bugünün ekonomik verilerini mukayese ederek ortaya çıkarmaya çalışacağım.   Türkiye’nin milli geliri 2002 yılında 230 milyar dolar, 2008 yılında ise  750 milyar. 2018 yılında 851 milyar, on yılda artış  ilk 6 yıllık artışa kıyasla çok küçük kalıyor. Maalesef dolara karşı değer kayıpları nedeniyle 2019 yılında milli gelir 750 milyar doların dahi altına düşebilir. 2002 yılında %33.4 olan enflasyon 2009 yılında %6.53’e düştü. Bugünlerde ise enflasyon %30′ a varmış veya geçmiş durumdadır.  2002’de 1.656 TL olan dolar kuru OHAL’ den önce 3.03 TL, seçim nedeniyle baskı altında tutulmasına rağmen  bugün 5.50’lerde ise de 31 Marttan sonra 6 TL’nin yukarısında serbest uçuşa geçeceğine muhakkak nazarı ile bakılıyor.  Merkez Bankası’nın döviz rezervi 2002’de 26 milyar dolar, 2009’da 71 milyar dolar, bugünlerde ise 30 milyarın altına düştü ve erimeye devam ediyor. Türkiye’nin IMF’ye olan borcu 2002’de 23.5 milyar dolar, 2009’da 7.79. Daha sonraki yıllarda tamamı ödendi ama AKP bugünün ekonomik krizi nedeniyle seçimlerden sonra büyük olasılıkla IMF’nin kapısını yeniden çalacak ve alabilirse 100 milyar dolar borç isteyebilir ama ekonominin kırılganlığı nedeniyle (dünyanın en kırılgan ekonomisi) 50 milyar alması bile zor olacağa benziyor. Kurumlar Vergisi %33’ten %20’ye çekildi. Yakın zamanda %22’ye çıkarıldı ama %30′ dan aşağı düşürmek büyük hataydı. ABD’de bile Kurumlar Vergisi %39’dur. AKP maalesef vergi yükünü vasıtalı vergiler yoluyla fakir halkın üzerine yıktı. 36 dolar milyarderi yarattı ama 20 milyon vatandaş yatağa aç gidiyor. Kitapçığın son sayfasında bir karikatür görüyoruz. Tayyip Erdoğan bir tasma ile Enflasyon Canavarını çekiyor. Gözleri yaşlı enflasyon canavarı “Yalvarırım yakamı bırak abi… AK Parti iktidarda olduğu sürece asla buralara uğramayacağım…” demektedir ama enflasyon bu sefer öyle bir yakamızdan tuttu ki AKP bir 17 yıl daha başımızda kalsa zor düşeceğe benziyor. Yazımı Tayyip Erdoğan’ın sık sık kullandığı bir sözünü hatırlatarak bitireyim. ”Neredeeeeeen  nereye”. Yukarıda nereden nereye geldiğimizi ama daha sonra nereye gittiğimizi görüyorsunuz. Hani bir Atasözü vardır, “Ne oldum değil, ne olacağım” demeli diye. İşte o nedenle durumun vahametini en sonunda kavrayabilen AKP’li seçmenler de dahil halk önümüzdeki yerel seçimlerde siyasi gidişatta değişim istiyor. Bunu hakaretlerle, iftiralarla, algı operasyonlarıyla değiştirmeye çalışmak, bunu yaparken de dünyadaki imajımıza leke sürdürmeye hakkınız yok. Zaman şapkanızı alıp gitme zamanıdır ama sadece belediyelerden, halen iktidar koltuğu size ait. Ekonomik yıkımı nasıl durdurabilirsiniz, bari ona kafa yorun. Formül basit, israfı kaldırın, üretim ekonomisine geçin ve de liyakate önem verin, her yıl milyarlarca dolar zarara sebep olan YAP – İŞLET – DEVRET modeliyle daha fazla tahribat yapmayın, İstanbul Kanalını unutun, Varlık Fonunu peşkeş çektirmeyin. Cumhuriyet tarihinde Türkiye’ye en çok zarar veren parti olarak tarihe geçmekten kurtulmaya çalışın.  

Erol Başarık    (Ekonomist)Reform 2000 Party’si Genel Başkanı – İngiltere