DÜNYA DÖNMEYE DEVAM EDECEK, VE… EVET, “VE”… BİZ KAZANACAĞIZ…

DÜNYA DÖNMEYE 

DEVAM EDECEK,

VE…

EVET, “VE”… BİZ KAZANACAĞIZ…

 

Biz emekçiler… yiyecekleri, içecekleri, giyecekleri, barınakları… bütün yaşam gereksinmelerini, üretenler, yaratanlar… Yani insan olan insanlar, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları… İşçiler, esnaflar, köylüler, bilim insanları, öğretmenler, ev kadınları, çalışan kadınlar, mesleğinde kıvırtmayan gazeteciler, yazarlar, gençler, sanatçılar, teknisyenler, yayın elemanları, halktan yana aydınlar, gurbetçiler, işsizler, Türkiyeden yana, NATO’ya, yabancı askeri kumandanlıklara, yabanıl emirlere tekmeyi savuran genç yurtsever subaylar, astsubaylar, uzatmalı çavuşlar, erler… tüm sivil memurlar, tüm tekelleşmemiş yerli iş adamları, tüm demokratik kitle örgütlerinde saf tutanlar, tüm “hakiki mürşidi ilim ve fen” olanlar…

Hepimiz…

Yani, “bunlardan adam olmaz” denilenler, değişecek ve dönüştürecek olanlar, din istismarcılarına, işbirlikçi düzenbaz siyasetçilere sırtlarını dönenler, “böyle seçim de olmaz, demokrasi de…” diyenler, yalana, hileye, minare dibi soyguncularına, emperyalizme…” hayır, diyenler…

Tüm Türkiye halkları…

BİZ.

Yeter ki, yolumuzun takipçisi olabilelim. Çünkü kaçanların, yenilgi zamanları geriye dönüşe gerekçe arayanların, ık-mık edenlerin, kabahatı onda bunda arayıp aradan sıyrılmak isteyenlerin, korku ile dizlerinin bağı çözülenlerin tarihleri yoktur.

Haklı, düzgün, insanca yaşam, ancak haksızlıklara, zulmedenlere karşı direnişle mümkün…

Bunları neden mi söylüyoruz?

Geçtiğimiz 30 mart günü bir seçim yapıldı ülke çapında. Bu bir yerel seçimdi, ama iktidar bunu, 17 Aralıkta ortaya çıkan görülmemiş büyüklükteki yolsuzluk ve rüşvetçiliğini örtpas etmek için, genel seçim havasına soktu ve üstelik devlet olanaklarının tamamını kendi partisinin hizmetine vererek “milli mücadele”sini oy hırsızlığı, uğursuzluk, müdahele, baskı, hile ve özellikle Yüksek Seçim Kurulu’nun gayretli yandaşlığı, Anadolu Ajansı’nın cansiperane taraflılığı ile yürüttü…de ondan.

Yani seçim başbaşa ŞAİBElerle doluydu.

Ve de bu hileli haram yolla demokrasi ve cumhuriyet düşmanları, seçimleri kazanmış sayıldı!

Ve de yüzde yüz çalıntı oylarlarla İ.Melih Gökçek gibi AKP’liler mazbatalarını ceplerine koyup makam-ı alilerine kuruluverdiler.

Ve şimdi ne mi olacak?

Bu sorunun tek yanıtı var: Mücadele!.. Yani savaşıma devam! Sandıksa sandık! Sokaksa sokak! Yani haklı savaşa neyle, hangi araçlarla verilecekse onunla… Hem de taa ki, seçim kadar.

Gerçi, – ne yazık ki – kimi eğri büğrü şeyler de yok değil!

Madem ki kazandılar öyleyse haklıdırlar demeye başlayanlar, birileri diğerlerine eklene eklene, çoğalmaya başlıyor. Bozguncu havalar neredeyse ortalığı tutacak… Yandaş medyayı geçtik, tarafsız ayağına yatan “büyük medya” bile bu yolun yolcusu oluverdi…Yarım aydınlar, yarım demokratlar, yarım sosyal demokratlar, hatta kimi yarım CHP’liler de aynı mavalı okur oldu. Ortalık, “…akl-ı perişan” olanlarla doluyor.

Elbet bunlar yenilgi dönemlerinin alışıldık manzaralarıdır da aynı zamanda… ki, kaçınılmaz!

Oysa biz biliyoruz: Düşman çiçek yollamaz. Ve zehirli yılanların doğal hüneri insanları sokmaktır.

Biz kendi işimize bakalım!

Önce, temel görev, bu ŞAİBELİ seçimin iplik iplik hesabını sormaktır…Böylece vatadaşın verdiği oyları hırsızların elinden kurtarmak ve ardından doğru veriler ve bilimsel yöntemlerle NEREDE, NASIL kaybettiğimizin parti içi değerlendirmesini kademe kademe hayata geçirmektir… ve de genel durumu parti kararına bağlamak , gerekiyorsa da örgütsel özeleştiriden kaçınmamaktır…

Sonra ki yeni durumda da, yeni değerlendirmelerin ışığında oluşan sağlıklı programla yola çıkmak…

Yapılması gerekenler öncelikle bunlardır. Bireysel, grupsal çıkışlarla ona buna yem, yama olmak değil…

Hedefse açık: Tam Bağımsız Ve Gerçekten Demokratik Türkiye…

Evet, evet;

DÜNYA DÖNMEYE

DEVAM EDECEK,

VE…

EVET, “VE”… BİZ KAZANACAĞIZ

Abdullah Nihat Yılmaz

14 Nisan 2014

LONDRA.

 
Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!