DOLAR’A ENDEKSLİ CHP DEĞERLENDİRMESİ

  ‘Dolar 5.30 iken CHP tartışılmazmış’

 

Bu tarihi açıklama CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’e ait. CHP yönetiminin son yıllardaki en önemli girişim olan ‘Değişim’ talebine karşı yasaya aykırı Tüzüğünün arkasına sığınarak Kongre taleplerini reddettiği günün gecesinde konuşan Gürsel Tekin yalnızca İstanbul Milletvekili değil, aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin adı konulmamış CHP adayı.

Tekin, CHP Muhalefeti denilen Değişim taraftarlarına, doların tırmanışını nasıl durduracaklarını ve Türkiye’nin kötü gidişini nasıl iyiye çevireceklerini söylemiyor. Bu işi yapmak için harekete geçmesi gerekenler CHP nin Muhalefeti mi olmalı yoksa CHP nin başındakiler mi ? Bizce Tekin yanlış adrese başvurmuş. Tekin bu içi boş çağrıyı ‘değişim imzacılarına’ imzalarını geri aldırmak için seferber olan İstanbul Milletvekillerine yapsa kuşkusuz daha anlamlı bir açıklama çıkardı ortaya.

Gürsel Tekin’in ‘dolara endeksli’ CHP değerlendirmesi yeni bir şey değil. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz ay yaptığı değerlendirmede ‘Memleket bu halde iken bazıları koltuk peşinde’ diyerek aynı şeyleri söylüyordu. ‘Koltuk bizde kalsın, Gürsel Tekin İstanbul Belediyesine otursun’ diye de okuyabilirsiniz bu mesajları.

 

   Hem konuşup hem iş yapamıyorlar

 

CHP yönetiminin en çok kullandığı iki kanaldan biri bu; Bizi kongre çağrıları ve imza geri aldırma uğraşları ile meşgul ediyorlar. Bu arada AKP rejimi yerleşiyor, dolar yükseliyor, Trump tehdit ediyor.

İktidar ile mücadele Muhalefete değilde Muhalefet’in Muhalefetine düşüyor onlara göre.

Kendileri aynı anda iki iş yapamıyorlar. Yani Hem Türkiye’nin kötü gidişine karşı durup, hem de bir seçim yenilgisini değerlendirip, yasadışı tüzüklerini değiştiremiyorlar.

CHP de ‘kongre kaçağı’ yönetimin ikinci büyük kalesi ise ‘bizi mahkemelere düşürmeyin’ söylemi.

Oysa, dün itibarıyla, ortaya çıkan duruma göre ‘değişim’ talebinin yapabileceği başka bir şey yok, Tüzük ile Yasa arasındaki uyuşmazlığı ortadan kaldırmak için. CHP yönetimi ‘Değişim’ talebini Tüzük değişikliği ile birlikte ele alacak bir kongre biçiminde değerlendirebilirdi. Kısacası, ‘Mahkeme kapılarına düşmemek’ CHP de değişim isteyenlerin değil, karar koltuklarında oturanların elinde.

CHP de ‘değişim’ talebini öne süren ve bu uğurda en zor yolu seçerek ‘delegelerden imza toplamak’ uğraşı veren Partililer ağır bir yükümlülüğün altına girdiler şimdi.

Başlattıkları mücadeleyi sürdürebilmek ve sonuca ulaştırmak için öncelikle tüzüğü değiştirmek zorundalar. Bunun şimdi ya da bir sonraki olağan genel kurul döneminde yapılması özü itibarıyle büyük bir fark yaratmayacak. Zira önümüzdeki seçim bir yerel seçim. Ucunda iktidar değişikliği yok.

Ancak CHP yönetiminin herşey pahasına direndiği bu tüzük onlara ‘zaten CHP’de olan mevcut küçük belediyelerden’ birkaç başkanlık ve meclis üyeliği, delegeler için kadrolar sağlayabilir. İzmir, Ankara Çankaya belki Yenimahalle, İstanbul Kadıköy,Beşiktaş, Şişli,Bakırköy, Muğla,Aydın gibi belediyelerin kaybedilmesi mümkün değil. Sonunda CHP’nin çilekeş seçmeni defalarca izlediği bir filmi bir kez daha izleme işkencesine katlanır. 9 Kez kaybetmek ile 10.kez kaybetmek arasında dağlar kadar fark yok.

‘Değişim’ taraftarları ve yeni oluşturulmaya çalışılan ‘kadro’ ise bu yasadışı tüzüğü ortadan kaldırmak için herşeyi yapmak zorundadır. Zira bu tüzük değişmeden CHP de Taban ile yönetim mekanizması arasında ‘kasıtlı olarak’ yaratılan boşluk kapatılamayacaktır. Halk bu yönetime bir kaç ay daha tahammül edebilir.

CHP de ‘şirketleşme’ nin önüne ancak ve ancak yeni bir tüzük ve yeni bir yönetim ile geçilebilir.

‘Değişim’ hareketi Cumhuriyet Toplumuna bu yolu açmak ile yükümlüdür.

 

Mahir Tan             LondraPosta-Londra