CHP’Yİ 1950 DEN BAŞLATMAK

            CHP’İ  1950 den Başlatmak

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun partisinin Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın yaptığı ‘Ezanın Türkçeleştirilmesi’ ile ilgili açıklama nedeniyle,  ihraç talebiyle Displine verilmesini savunan ve gerekçelendiren açıklaması bu partideki büyük savrulmayı gözler önüne serdi.

Kılıçdaroğlu’nun, açıklamasında  diğer noktaların dışında ikisi öne çıkıyordu.

Genel Başkan ‘Ardahan Milletvekili Yılmaz’ı öncelikle ‘Partinin temel prensiplerine karşı olmakla’ suçluyordu. Bu durumda başka yere gidersiniz diyor.

CHP nin  temel prensipleri arasında ‘Ezanın Arapça okunması’ diye bir bölüm olduğunu Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına kadar kimse bilmiyordu.

Gerçekte ‘Partinin temel ilkelerine’ karşı çıkan, bu açıklamasıyla Kemal Kılıçdaroğlu. Zira ‘Ezanın Türkçeleştirilmesi, sözlerinin ve müziğinin yaptırılması tamamen Mustafa Kemal Atatürk’e ait ve dil devrimine ilişkin bir faaliyet. 1931 yılında hazırlattırılan Türkçe Ezan örnekleri arasından bizzat CHP nin kurucu başkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından seçilerek onaylanmış.  

Kılıçdaroğlu; Öztürk Yılmaz kararını açıklarken, Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçekleştirdiği bir uygulama aleyhinde ‘yandaş medya’dan ödünç alınmış bir araba laf ediyor, Arapça ezanı öve öve bitiremiyor. CHP’de disiplin soruşturmalarında uygulanan ölçü ‘partinin temel prensipleri’ olsa,önce soruşturulması gerek kişilik Kemal Kılıçdaroğlu olurdu. Muhtemelen yakın bir gelecekte gerçek olacak bu. 

Kılıçdaroğlu açıklamasında kullanılan ‘özür’ kabahattan daha büyük. CHP Yönetimi, ‘1950 yılında Ezanın Türkçe okunması kararı kaldırılırken CHP nin karşı çıkmamamasını, günümüz CHP sinin bir Prensibi olrak sunuyor.

Bize göre Atatürk’ün kurduğu Parti olan CHP’nin Ezanın Türkçe olarak okunması konusundaki ‘resmi politikası, 1950 yılında CHP nin artık her konuda Demokrat parti  yoluyla iktidara yerleşen karşı-devrim e teslim olmaya başladığı bir döneme ait politikalar değil, bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün devrim kararları olmak zorundadır.

Ezanın Türkçe Olarak okunması 1931 yılı Aralık ayında yapılan Türkçeleştirme çalışmaları sonunda dönemin diyanet işlerine bağlı imam,din adamı,müzikçi ve vaizlerce hazırlanan Türkçe Ezan örneklerinden bizzat  Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından dinlenerek seçilmiş olan ‘Tanrı uludur’ biçiminde olan kararıdır. Bu karar CHP nin de Kurucu Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından alınmış ve devrim Türkiye’sinde 18 yıl boyunca uygulanmıştır.

CHP’nin uymakla zorunlu olduğu ‘prensip’ budur.

 

                1950 Çöküşün Başlangıcı

 

1950 Yılında kurulan Demokrat Parti iktidarı, daha önce CHP içinde saklanmış bir dizi Devrim düşmanı kişiliğin Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra ayağa kalkmasının örgütlü ifadesiydi. Mustafa Kemal’in sağlığında  bile TBMM de bir dizi engelleme yürüten bu gurup esas olarak toprak ağalığı temeline dayanıyordu. Özellikle doğu Anadolu’da güçlü olan İslamcı Feodal guruplar 1940 yılından sonra Demokrat Parti örgütlenmesinde yer almışlardı. Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra onun güçlü kişilik ve ulus içindeki etkinliği sayesinde uygulanan devrim yasaları birer birer etkisini kaybetmeye başlamış ve 1950 yılında birçoğu ortadan kaldırılmıştı. 1950 de çalışmaları başlayan ve 1954 de yasalaşan Köy Ensitiülerinin kaldırılması da bu furya içinde yer alıyordu. ‘Cumhuriyet’ gazetesinde Cumhuriyet dönemi ve 1950 sonrasında Uzun yıllar milletvekili olan toprak ağası Kinyas Kartal ile yapılan bir röportajda Kartal, ‘Köy Enstitülerini Ben kapattırdım’ diye konuşuyordu. Kartal, CHP Milletvekili olarak yürüttüğü bu faaliyeti şöyle açıklıyordu; ‘Benim 258 Köyüm var. Bu köylerde devletten çok benim sözüm geçer. Köy enstitüleri ise toprak ağalığının kaldırılmasını savunuyordu. Demokrat parti ile anlaştık ve Köy enstitülerini kapattık.’

Ezanın yeniden Arapça okunması, Çirftçiyi Topraklandırma kanununun yasalaştırılamaması, Köy enstitülerinin kapatılması, tümü 1950 döneminde, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra gücünün çok önemli bir bölümünü kaybeden CHP nin, karşı devrim ile uzlaşmasının birer örneğiydi.

         

               Öztürk Yılmaz kararının siyasi önemi

 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ve daha sonra onu destekleyen isimlerini sadece bu nedenlerle duyduğumuz Genel Başkan yardımcılarının Öztürk Yılmaz’a saldırıları yaklaşan yerel yönetim seçimleri öncesinde bu partinin geldiği noktanın neresi olduğunu net olarak ortaya koyuyor. Atatürk’ün bizzat gerçekleştirdiği, ‘Ezanın Türkçe okunmasını’ savunan bir milletvekili ‘parti ilke ve prensiplerine aykırı davranmak gerekçesiyle ihraç edilmeye çalışılıyor.  CHP nin ‘savunduğu temel ilkelerinin, 1923 Cumhuriyet Devrimi ilkeleri değil, 1950 deki, karşı devrime teslimiyet ilkeleri olduğu anlaşılıyor.

Türkiye’nin Cumhuriyet Toplumunda ‘alarm zillerini’ çaldırması gereken bu karar, mutlaka yakın bir gelecekte bu partinin tabanını % 80 gibi bir çoğunlukla oluşturan CHP’nin çilekeş seçmenini harekete geçirmelidir.                         

Eğer Cumhuriyet toplumu Atatürk yadigarı partisini,karşı devrimin bir ‘yedek lastiği’ olmaktan kurtarma düşüncesindeyse, yerel seçimlerde mutlaka bu yönetimin partiden uzaklaştırılmasını sağlayacak bir seçim stratejisi yaratmak ve uygulamak zorundadır. Bu partinin verdiği ve vereceği disiplin,uzaklaştırma,ihraç kararlarının hiç birisi tanınmamalıdır. CHP Seçmeni,yerel seçimlerde sadece ve sadece Atatürkçü kişiliği ile ön plana çıkan adaylara oy vermelidir. Yerel Yönetim seçimleri sonunda dibe vuracak olan bu ‘garip’ bileşimin üye tabanına dayanan bir kongre ile tarih sahnesinden silinmesi elzemdir.

 

Mahir Tan      LondraPosta-Londra