BUSİNESS AS USUAL

Business As Usual

NATO nun 70. Kuruluş yıldönümü ve bugün yapılan zirve toplantısı sonuçlandı. Yayınlanan sonuç bildirgesine  bakarak  Türkiye’nin de içinde bulunduğu NATO coğrafyasında kayda değer bir değişme olmadığı görülüyor.   NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in yayınladığı sonuç açıklamasında, terörizm ile mücadele (her türlüsü) denilerek yuvarlak ifadelerle ele alınırken, yine Rusya birden fazla gerekçeyle hedef alındı. Stoltenberg, medya ile yaptığı görüşmelerde ise ‘S 400 lerin NATO sistemlerine entegre edilmeyeceğini söyleyebirim’ sözleriyle bazı kapıları şimdiden Türkiye’ye kapattı.

İki günden beri  10 Downing Street, Buckingam Palace ve Nato zirvesinde yapılan görüşmelerde Türkiye’nin askeri-politik eğilimleri ve karşısındaki engeller açığa çıktı. Bir Batı Askeri ittifak örgütlenmesi olan NATO ‘da, Türkiye büyük ölçüde bir tür uzlaşma modeli uygulanarak bir yere monte ediliyor.NATO nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye, karşı  saflara ,itilmemek için İngiltere tarafından ilk dört içine alınıyor, tavizler vererek de olsa ortak deklerasyon içinde zikrediliyor.

Fransa ve Nato genel sekreterinin ABD Başkanı Trump görüşmelerinde bu açıkça belli ediliyor. Fransa’nın kaynağı da pek belli olmayan Türkiye’ye karşı çok sert tutumuna karşı çıkan Trump, Fransa’yı  bu yaklaşımından dolayı suçluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna rağmen  İngiltere’de İngiltere,Almanya, Fransa liderleri ile birlikte ‘dörtlü ittifak’ resmine (bir Boris Johnson mühendisliği ile) yerleştiriliyor.

Türkiye açısından NATO zirvesi çok büyük tartışmalar yaratabilecek bir sonuç bildirgesi ortaya çıkarmadı.Ne var ki; Türkiye ile NATO ve Batı arasındaki önemli problemlerin çok büyük bölümü bu açıklama ile es geçilmiş durumda. İki günden bu yana zirve ile ilgili gündemde Türkiye’nin ana eleştirisi olarak en önemli yeri tutan ‘PYD yi desteklemek’ konusu devre dışına bırakılarak herkesi mutlu kılacak bir biçime sokulmuş.   Bu bildiri ve yakında ortaya çıkması pek muhtemel sonuçları, bir dizi gelişmenin üzerine bir örtü olarak  çekiliyor.

Öncelikle Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyi ile olan ilişkileri  yeni sorunlar ve sürtüşmeler yaratacak bir yönde ilerliyor. Başta ABD olmak üzere Fransa bu sürtüşmelerin en merkezi yerinde bulunuyorlar. İttifakın Kuzey Suriye’de Türkiye ile birlikte hareket eden unsurlarının  islamcı terör suçlamasıyla karşı karşıya bulunmaları  bunun en belirgin örneği.

NATO Genel Sekreteri Stolenberg’in açık olarak ‘NATO sistemlerine entegre edilmeyecek’ dediği S400 lerin Türkiye için yeni bir problem yaratacağı apaçık ortada duruyor.  Böyle bir durumda Türkiye’nin S 4oo ler yerine yine  NATO standartlarında bir savunma sistemi satın alması yoluna girmesi kaçınılmaz görünüyor.

Herşey, Erdoğan diplomasisinin Terör ve  NATO konularında ciddi bir çıkmaza girdiğini gösteriyor.

NATO açısından işlerin olağan biçimde yürüdüğünü gösteren bir zirve sonrasında, Erdoğan için duvara toslayan bir dış politika görüntüsü ağır basıyor.

 

Mahir Tan             Londra