Bülent Esinoğlu; Mesele Amerikalı subayın kolundaki PYD armasından ibaret değil.

Kuşatmayı nasıl yaracağız?

Bülent ESİNOĞLU

Amerikan kuşatmasını yarmanın birinci koşulu; kuşatma altında olduğumuzu kabul etmemizdir. Saldırı değil, savunmada olduğumuzun farkında olmamız gerekir. Osmanlı masallarının halka vereceği bir şey kalmamıştır.

Güneydoğumuzdan başlayan Amerikan kuşatmasını, hala Amerikalı subayın kolunda ki, PYD arması sanırsak, kuşatmayı anlamamışız demektir.

Bu kuşatmaya, Suriye’de süren, kirli bir savaşın parçası gibi bakarsak, gene hiç bir şey anlamamışız demektir.

Bu yazımda, Amerikan kuşatmasının adım adım nasıl geldiğini ifade etmekten ziyade, yıllardır süren Amerikan şantaj ve provokasyonlarını bizler anlatmaya çalışırken, bize “siz Amerika’dan başka bir şey bilmez misiniz” diye eleştiri getirenlere bir uyarıdan ibarettir.

Çünkü bu kuşatmayı yarmamız için onların da, Türkiye’den yana olacaklarını bilerek yazıyorum. Çünkü bu savunmada, topyekûn olmak zorundayız.

Bu savaşı ve savunmayı Erdoğan’ın meselesi ya da müsebbibi olarak bakmanın da, artık bir faydası yoktur. Amerikan saldırısı başlamıştır. Saldırıya karşı ne yapılması gerekir, onu düşünmek zorunluluğu vardır.

Meselenin sadece bir Kürdistan kurma meselesi de, olmadığını görmemiz gerekir.

Artık, emperyalizmin hedefinde doğrudan Türkiye vardır. Bunu Batı dünyası Türkiye’de demokrasi yok da, demokrasi getirmek içinde yapmaz. Ya da, Türkiye Müslüman olduğu için yapmaz. Çokuluslu şirketlerin işleyişini bilenler, bu işin demokrasi getirmekle veya din savaşı yapmakla bir ilgisi olmadığını bilirler. Amerika Myanmar’da Müslümanları destekliyor. Mesele din değil, çokuluslu şirketlerin dünyayı kontrol etme meselesidir.

Nasıl ki, silah olmadan savunma yapılamayacağı bir kesinlikse, bilgi olmadan da, silah bile olsa savunma zordur.

Savunmanın ham maddesi bilgidir.

Vatan savunması bilgi ve bilime dayalı olarak sürdürülürse başarıya varabilir.

Yazının başında ifade edilen kuşatmayı biraz açalım.

NATO ülkemizi askeri olarak denetim altında tutar.

OECD ülkemizi ekonomik olarak kontrol altında tutar.

Dünya Bankası, İMF gibi kurumlar kendi çıkarlarına hizmet edecek kurum ve sektörlere kredi verir. Ekonomik yağma için vardırlar.

Amerika ile yapılmış ve ne olduğunu tam olarak bilmediğimiz İstihbarat Anlaşmaları, iktidarları şantaj ve provokasyonlarla hizaya getirmek için vardır. Sivil Örümceğin Ağındadırlar.

İncirlik Üssünde Amerika’nın fiili askeri gücü vardır. Bu üs kullanılarak, orta doğu ülkeleri (İran, Suriye, Türkiye, vs.) sürekli tehdit altında tutulur.

İzmir’de NATO Müttefik Kuvvetler Komutanlığı vardır. Türkiye’yi Batıdan denetler.

Çokuluslu şirketlerin ülke içindeki varlıklarını da, bu savaş makinasına ilave etmek gerekir. Bilhassa bankaları saldırıların tetikçisi olacaklardır.

Kuşatmayı yarmak için bunların hepsini bir arada düşünmek ve savunma stratejimizi buna göre yapmalıyız.

Bölge ülkeleriyle, Suriye dâhil, acilen ittifaklar oluşturmalıyız. Rusya ile ilişkileri yeniden tamir etmeliyiz. Halkımızı Amerikan saldırısı ile ilgili çok açık bilgilendirmeliyiz. Bu bir kınama işi değildir.

İncirlik Üssü”nden Amerika’yı çıkararak işe başlamalıyız.

“Türkiye’yi bağımsız sanmak tehlikeli bir cehalettir”

29.5.2016, bulentesinoglu@gmail.com