Bu seçim ‘devlet’ için;

Cumhuriyet’in adayı halk yoklaması ile belirlenmelidir

 

Seçilecek aday, Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘devlet başkanı’ sıfatını taşıyacaktır. Bu nedenle, onu aday gösteren siyasi partilerin değil, tüm halkın temsilcisi olacaktır. Seçilecek olan aday, bu nedenle, mümkün olduğu ölçüde halk tarafından belirlenmelidir. Bunun en etkili yolu: muhalefet partilerinin göstereceği adayların ve onlar dışında Cumhuriyet ilkelerine bağlı kişiliklerin, çok geniş bir  kamuoyu yoklaması sürecinden sonra ilan edilmeleridir.

 
                                                           
Yerel seçimin hemen ardından, Ağustos ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarının başlamasında şaşılacak bir şey yok. Gerçekte, 2015 yılında yapılacak olan Genel Seçimleri bile gölgede bırakacak önemde bir seçim Ağustos seçimi. AKP’nin Başkanlık adayı Tayyip Erdoğan olması halinde, Türk toplumu doğrudan doğruya bir ölüm kalım mücadelesine atılacaktır. Cumhurbaşkanlığının yetkileri genişletilse de, Anayasa’da mevcut biçimiyle kalsa da, seçim tek adam diktatörlüğü heveslileri ile, parlamenter demokrasi yanlıları arasında geçecektir. Önümüzdeki Ağustos ayının bir başka önemli yanı ise; Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, Türkiye’nin ulusal birliğinin ve ulus-devlet formasyonunun tartışmalarda gündemin ana maddesini oluşturacağının şimdiden belli olması. 
 
Başbakan Tayyip Erdoğan ve yakın ekibi, seçim kazanmak için gerekli oy yüzdesi olan % 51’e, ancak ve ancak son seçimlerin tümünde % 7 olarak billurlaşan etnik oylarla ulaşabileceğini biliyor. Keza bu etnik oyları kontrol eden örgütlenmede BDP’nin göstereceği ve ilk turda Cumhurbaşkanlığı için yarışacak olan Aday’ın, ikinci turda seçimden çekilmesi ve AKP adayını desteklemesi, ancak önceden üzerinde anlaşma sağlanan ve gerekli garantilerin alındığı bir ‘özerklik programı’ sayesinde gerçekleşebilir. Zira, tarafların kolayca değerlendirebilecekleri gibi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yenilmesi halinde, Erdoğan’ın 2015’de yapılacak genel seçimler de yeniden iktidarını kurabilmesi mümkün olmayacaktır. Bu ‘özerklik programının’, uzun yıllar için buzdolabına kaldırılması anlamına gelir.
 

Muhalefet bir ‘lider’ yaratmak zorunda

 
30 Mart Belediye seçimlerinin Türkiye’deki son siyasal eğilimleri yansıttığı kabul edilirse; Muhalefet partileri CHP ve MHP’nin oy oranı, iktidar partisi ile yaklaşık olarak eşittir. % 43-44 bandındaki iktidar muhalefet dengesi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı halinde, onun politik kişiliği ve özellikle içinde, gizli ya da açık, aktif olarak yer aldığı ‘özerklik programı’ tartışmaları nedeniyle, son derece ‘akışkan’ bir oy tabanı ortaya çıkaracaktır. Muhalefeti oluşturan partilerin ulus-devlet, kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, parlamenter demokrasi konularında AÇIK ve NET görüşlere sahip olan bir aday çıkarmaları halinde, dengeler kolaylıkla değişebilecektir. 
 
Tayyip Erdoğan ve onun Cumhurbaşkanlığı için yakın çevresini oluşturan ekibin 2014 ağustos döneminde ‘yumuşak karnı’; Orta ve Doğu Anadolu’daki kırsal alan nüfusudur. Muhalefetin, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 1. turunda belirleyeceği adayın, seçim propagandaları döneminde de Ulus-Devlet ve Hukuk devleti konularında yapacağı vurgulamalarla bir seçim seferberliği atmosferi yaratması, yeni bir denge ortaya çıkarması için yeterlidir.
 

Muhalefet Adayı ‘halk yoklaması’ yoluyla belirlenmelidir

 
2014 Ağustos ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi, ülkede uygulanacak rejimi, parlamenter demokrasinin geleceğini, kuvvetler ayrılığını ve hatta ülkenin ‘coğrafi sınırlarını’ belirleyecek önemde bir seçim olacaktır.  Muhalefet partilerinin bu kader seçiminde yapacağı hataların telafisi, çok uzun yıllar için mümkün olmayacaktır. Cumhurbaşkanlığı ‘yeni anayasada’ farklı hükümler bulunmasına rağmen, geleneksel cumhuriyet rejiminde Partili olamayan bir kişiliktir. Seçilecek aday, Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘devlet başkanı’ sıfatını taşıyacaktır. Bu nedenle, onu aday gösteren siyasi partilerin değil, tüm halkın temsilcisi olacaktır. Seçilecek olan aday, bu nedenle, mümkün olduğu ölçüde halk tarafından belirlenmelidir. Bunun en etkili yolu: muhalefet partilerinin göstereceği adayların ve onlar dışında Cumhuriyet ilkelerine bağlı kişiliklerin, çok geniş bir  kamuoyu yoklaması sürecinden sonra ilan edilmeleridir. Kitlesel iletişim olanaklarının bu denli geliştiği günümüzde en doğru yöntem halkın kendini temsil edecek adayı, siyasi partiler süzgecinden geçmeden, doğrudan doğruya  seçmesidir. Cumhurbaşkanı Cumhuriyet’in başı olmalıdır.
 
Mahir Tan / LondraPosta / Londra

Telif hakkı saklıdır 2014! Kaynak gösterilmeden yazı, fotograf ve video kullanılamaz!