Bir göründü,bir yok oldu Kerem misali..

              İmamet Usulü

‘Kısa dönem Başbakanlık’ yapan Ahmet Davutoğlu- fazla problem çıkarmadan-gitti.  Davutoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi sonrasında ,5 Mayıs günü yaptığı Basın toplantısında; ‘Ayrılmasının kendi tasarrufu olmadığını’ söyledi. İktidardaki AKP nin Genel Başkan’ı olan Ahmet Davutoğlu,’kendi tasarrufu olmayan bir biçimde, partisi iktidarda iken ve Parlamento’da bir güven oylaması da olmaksızın nasıl ayrıldı Başbakanlık görevinden ?

AKP ve onun içinden çıktığı Saadet Partisi, partinin Genel Başkanı Rahmetli Necmettin Erbakan’ın ifadesi ile ‘İmamet Usulü’ ile yönetilen partiler. Bu hareketin temelleri esas olarak Milli Görüş çizgisinin partileşmesi yoluyla ortaya çıktı. Müslüman Kardeşler hareketinin Almanya’da örgütlenmesini esas alarak kurulan Milli Görüş, 14 yıldan beri Türkiye’de iktidarda. Bu nedenle, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘kendi tasarrufu ile değil’ fakat İmamet usulü gereği,’İmam tasarrufu’ ile görevden alınmasında şaşılacak bir yan yok.

  Davutoğlu bir hayal adamıydı

Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yapan Prof. Davutoğlu ‘Stratejik Derinlik-Türkiye’nin Uluslararası Konumu’ adlı kitabı okunmadan kolayca değerlendirilebilecek bir politikacı değil. Kitaptaki fikirler, Davutoğlu tarafından hayata ne kadar uygulandı bilinmez, ancak bugüne ait olmayan bir hayal deryasından çıkarılmış. Orta-Doğu, Balkanlar,Kafkasya, Merkezi Asya’da yer alan geniş bir coğrafya ‘Osmanlı Hinterlandı’ olarak tanımlanıyor ve bu bölge halkları ‘Ah Osmanlı, Neredesin..’ diye feryad ediyor. Ahmet Davutoğlu’nun bu hayalini Başbakan olarak yaptığı son konuşmasında, Katar’da aşka gelerek son kez yinelediğini görüyoruz. Orta-Doğu’da 100 yıl önce kurulan Skyes-Picott devletler sisteminin yıkılacağını söyleyen Davutoğlu;’Bir Parantezi kapatıp bir başka parantezi açacağız’ diyordu. Kimin adına konuştuğu pek belli olmayan Davutoğlu’nun bu açıklamasından iki gün sonra ‘kendi parantezi’ kapandı.

Davutoğlu başkaları için de bir hayaldi.

‘Bir göründü,bir yok oldu Kerem Misali’.

Öncelikle Batı ülkeleri için. Batı’da Davutoğlu daha önce yaptığı Dışişleri Bakanlığı nedeniyle, Erdoğan Rejimi içinden çıkabilecek en ‘reasonable’ Başbakan tipi olarak görüldü. Batı normlarına yakın açıklamalar yapan, arasıra ‘açılım’ söylemini dile getiren, demokrasi ve çok kültürlülük edebiyatını kullanan, kısaca sevimli bir  politikacı olarak kabul edildi. Herkes Erdoğan yerine Davutoğlu ile görüşmeyi tercih ederdi.

Davutoğlu, Türkiye’deki muhalefet için de bir hayal olarak kaldı.Haziran seçimlerinde iktidar kuramayan AKP Genel Başkanı Davutoğlu, bu sonuçlardan elde edilebilecek gerçeğe en yakın senaryolar olan AKP-CHP yada AKP-CHP-MHP gibi koalisyon umutlarının yeşermesine neden oldu. Erdoğan’ın müdahaleleri olmasaydı,neredeyse gerçeğe dönüşebilecek bu umutlar yok artık. Davutoğlu’nun gıyabında seçilecek yeni Başbakan’ın ‘kim’ olabileceğinden çok ‘ne’ olabileceği konuşuluyor şimdi.  Hanedandan biri olur diyenler var. Bir Postacı olur diyenler var. En sadık adam olur diyenler var. Bunun cevabını almak için; Salt Saraydan haber sızdırmak için Hürriyet’te maaş ve köşe verilen Abdulkadir Selvi’nin yazılarını beklemek zorundayız.

Mahir Tan      LondraPosta-Londra