Av. Yüksel Sarı ; MESELE ANAYASA’DAN İBARET DEĞİL.

MESELE ANAYASA’DAN İBARET DEĞİL

  Yüksel Sarı

Kimileri, 16 Nisan’da gerçekleşecek olan Anayasa referandumuyla her şeyin bitmiş olacağını, o gün alınacak sonuca göre Türkiye’nin geleceğinin de şekilleneceğini düşünmektedir.

Böyle düşünenler, meseleyi salt Anayasa’dan ibaret gördüklerinden, soyut Anayasal kavramlarla uğraşırken, asıl tehdit konusunda toplumu uyarmayı ihmal etmektedir.

Kimileri, Tayyip Erdoğan’ın yeni düzenlemelerle, fiilen uyguladığı başkanlık sistemini yasal zemine oturtmak ve böylelikle meşruiyet kazanmak istediğini düşünmektedir.

Oysa; Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarlarının on beş yıllık uygulamalarını bilenler, onun hiçbir zaman meşruiyet kaygısı taşımadığını bilirler. Yasalara açıkça aykırı olan Cumhuriyet ve devrim karşıtı eylem ve uygulamaları unutmayınız!

Kimileri de, Tayyip Erdoğan’ın yapmak isteyip de yapamadığı birçok uygulamayı hayata geçirebilmek için Anayasal değişikliğe ihtiyaç duyduğunu düşünmektedir ki, asıl yanılgı buradadır.

Böyle düşünenlerin önce şu soruların yanıtlarını vermeleri gerekir;

Şu anda bile, milletvekillerinin büyük çoğunluğunu tek başına o belirlemiyor mu?

Yargı da, o ne derse  olmuyor mu?

Asker ve polis tamamen onun denetiminde değil mi?

Medya’nın büyük bölümü onun kontrolünde değimli? Kimin görevde kalıp kimin gideceğine o karar vermiyor mu? Gerektiğinde dizilerin senaryolarına kadar karışmıyor mu?

İdari anlamda her olaya dilediği gibi müdahale etmiyor mu? Sözünü yerine getirmekte ihmali olanları cezalandırmıyor mu?

OHAL kararnameleriyle grevler yasaklanmadı mı?

Anayasa değişikliği mecliste görüşülürken bile, hem de bir ay süreyle, Ankara’da demokratik kitle hareketlerini yasaklanmadı mı?

Bütün bunları unutsanız bile; Bu ülkenin başbakanını, bir sözüyle, bir saat içinde değiştirip hükümeti düşürdüğünü nasıl unutabilirsiniz?

Yapmak isteyip de yapamadığı daha ne kalmıştır ki, o yüzden Anayasa’yı değiştirmeye ihtiyaç duysun?

Doğru… Tayyip Erdoğan Anayasayı değiştirip başkan olmak istiyor. Ama asıl sebebi bunlar değil.

Bir lider düşünün ki, demokratik olsun veya olmasın, bir ülkeyi on beş yıldır tek başına yönetiyor. On beş yıl önce yanında olan arkadaşlarının çoğu artık yanında değil. On beş yıl boyunca halkın dini duygulanırı okşayarak iktidarda kalmaktan başka yapabildiği bir şey olmamış. Hayalci dış politikaları yüzünden uluslar arası alandan dışlanmış. Çevremizde iyi ilişki kurduğumuz bir tek dostumuz kalmamış. Bunu fırsat bilen çeşitli devlet ve örgütler alabildiğine üzerimize abanırken, onlara karşı alabileceği hiçbir tedbir kalmamış. Bir ona bir buna yanaşarak durumu idare etmeye çalışıyor. Halkı da iki de bir, görünmeyen düşmanlara karşı, hamasi sözlerle idare etmeye çalışıyor. On beş yıl boyunca Ekonomi de gerilemiş, eğitimde gerilemiş, işsizlik tavan yapmış. Üstelik hiçbir tarafa kaçamayacağı ölçüde büyük bir kriz kapıya dayanmış. Yabancı yayın organlarında Batı ülkelerinde borç para aradıkları yazılıyor. Adamcılık, akrabacılık, kayırmacılık yüzünden halkın güveni sarsılmış. Homurtusu artık Ak Saray’ın duvarlarına vuruyor.

Söyler misiniz, böyle bir açmaz içerisinde olduğunu hisseden bir liderin ilk düşündüğü tedbir sizce ne olur? Tek kişilik iktidarını sağlamlaştırmak, yani, hem dışarıya hem de halkın yıkıcı tepkisine karşı kendini güvenceye almak değil mi? İşte! Tayyip Erdoğan tam da bunu yapmaya çalışıyor?

Anayasa değişikliğinin amacı;  Devleti yeniden yapılandırarak, kendine bağlamaktır.  Böylece iktidarını hiçbir grup, zümre, kurum veya siyasi kuruluşla paylaşmamış olacak. Daha önemlisi, kendisine karşı gerçekleşebilecek olan kurumsal veya siyasi muhalif hareketleri kolayca engelleyip, Anayasa’yı onların başları üzerinde tehdit olarak sallayabilecek.

İşte bu noktada, Anayasa değişikliği sayesinde,  iktidar partisinin genel başkanı olarak milletvekillerini tek başına seçebilecek olması, o milletvekillerine kendi istediği yasaları çıkarttırıp, sonra o yasaların Anayasa’ya uygunluğunu çoğunu yine kendisinin seçtiği Anayasa Mahkemesi üyelerine onaylattırabilecek olması. En sonun da ise bu yasaları kendi anlayışlarına göre tek başına uygulayabilecek olması önem kazanıyor.

Ancak, şu da bilinmelidir ki; Tayyip Erdoğan sadece Anayasa’da değişiklikler yaparak devleti kendisine göre yapılandırmakla yetinmek istemiyor. Aynı zamanda milleti de kendi etrafında yapılandırmak ve dönüştürmek istiyor.

Otuz yıldır terörle mücadelede, daha sonra da sınır ötesi harekatlarda şehit olanların mağduriyetleri ortada iken, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit ve gazi olanlara getirilen ayrıcalıklara bakınız. Sonra, o gazilerden birinin işini geciktirdiği gerekçesiyle televizyon ekranlarından bir kaymakama “Sen kimsin ya!” diye hesap sorulmasına bakınız. Böylelikle “ siz benimle oldukça, ben sizin arkanızdayım “mesajı verilmekte, lidere bağlılık öne çıkarılmaktadır.

“Evet çıkmazsa iç savaş çıkar” diyen AKP yöneticilerine, “Her ilçede, her an sokağa çıkacak ve Erdoğan’ı koruyacak silahlı gruplar kuruyoruz “ diyen dünürüne,”Vatan için, bayrak için silahlanın” çağrısı yapan Osmanlı ocaklarına,”Halk silahlandırılacak..” diyen Erdoğan’ın başdanışmanına, ilçe binasında uzun namlulu silahla fotoğraf çektirip mesaj veren AKP ilçe yöneticilerine  bakınız. “AKP silahlı milis grupları kuruyor” diye bizleri uyaran Sinan Oğan’a kulak veriniz.

 

Bütün bu hazırlıkların amacı  ne olabilir dersiniz ?

Grev yapan işçinin grevini yasaklamak, eylem yaparsa da üzerlerine  birilerini saldırtmak olabilir mi?

Çevreyi savunan etkinlikleri yasaklayıp, çevreyle ilgili eylem yapanları dövdürmek olabilir mi?

Yazarların, sanatçıların ev ve işyerlerinin kundaklanacağı endişesiyle  korkutulmaları olabilir mi?

Kriz nedeniyle bugünden çok daha kötü sıkıntılar yaşayacak olan halkı susturmak ve sokağa çıkmasını engellemek olabilir mi?

İşte onun için mesele Anayasa’dan ibaret değil diyoruz. Bütün bunların halka anlatılması gerektiğini düşünüyoruz. “Bütün bunları yaşamayı gerçekten istiyor musunuz?” diye sormamız gerektiğini hatırlatıyoruz.

Ancak şu da var ki; Anayasanın referandumda reddedilmesi iktidarı o kadar sarsacak ve o kadar dağıtacaktır ki… Bu planların hayata geçirilmesini de engelleyebilir.

        Onun için HAYIR!

Av. YÜKSEL SARI