ATATÜRK, TÜRKİYE’NİN ‘STANDART’I OLDU ..

       Türkiye’nin ‘Standart’ı’ Atatürk;

 

Türk Medyasında ve sosyal medyada günün tartışması, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dolayısıyla izleyicilerinin ‘Atatürk’ söylemi.  Yaklaşan seçim dönemi nedeniyle –eğer yeniden bir keskin dönüş gerçekleşmezse- seçime katılacak tüm partiler ‘Atatürkçü’ olarak seçim meydanlarını  dolduracak. Atatürk Düşüncesini Savunanlar arasında, bunu iyi bir gelişme olarak karşılayanlar olduğu gibi tehlikeli bir hükümet operasyonu olarak görenlerde var. Bu görüşü güçlendiren kanıtlardan biri; Atatürk’e saldırıların bıçakla kesilmiş gibi aniden bitişi ve tersine ona övgüye dönüşmesi.

Atatürk Düşüncesinin , Cumhuriyet toplumunda ağırlığını ortaya koyduğu bir dönemden geçiyoruz. Atatürk bir yanıyla çağdaş Cumhuriyet toplumunun bir ‘savunma mekanizması’ bir yanıyla da Türkiye siyasetindeki ‘standart’ olarak gündemde.

AKP nin 15 yıllık iktidarı, Cumhuriyet tarihine bakıldığında çok uzun bir süre. Türkiye’de Kurtuluş Savaşını zafere ulaştıran, Cumhuriyeti kuran,Laikliği,Parlamenter Demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk sadece ve sadece 15 yıl iktidarda kaldıktan sonra 1938 de aramızdan ayrıldı. 2002 de iktidara gelen AKP ise seçimlerin yapılacağı 2019 yılında iktidarda 17. Yılını dolduracak.  Bu uzun süreyi Atatürk ve Onun eserlerine  açık ve kapalı biçimde düşmanlık yaparak geçiren bir iktidarın sonunda ‘Atatürk’ü’ övmek zorunda kalışı en başta bu açıdan değerlendirilmelidir; ‘ATATÜRK GEÇİT VERMİYOR’

          En Büyük eseri ;Laik Cumhuriyet

 

Sonuna doğru yaklaşmakta olduğumuzu umduğumuz AKP İktidarı, karşı-devrimin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı en büyük meydan okuyuşu oldu. Kısa süreli iç isyanlar dışında ,1960 sonrasında tavizkar sağ iktidarlar döneminde palazlanan karşı devrim, yaklaşık olarak Cumhuriyet öncesi ittifakları ile birlikte iktidara yerleşti. İktidar döneminin ilk yarısını Batı ülkelerinin desteği ile maskeli olarak yaşayan İrtica , Osmanlıcılık ve İslamizasyon söylemi altında tek adam rejimine geçiş yapma uğraşına girişti. Karşı Devrimin duvara tosladığı yerdeyiz şimdi. Her Yerde ‘İzmir Marşı’nın söylendiği, ‘Ak Gençliğin’bile Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ pankartları taşıdığı dönemi yaşıyoruz.

Bu gelişme doğrudan doğruya Cumhuriyet’in  ‘savunma mekanizmasının’ harekete geçmesinin bir sonucu. Türkiye’nin standartı olan  ‘Laik Cumhuriyeti’ yok etmeye kalkışan bir yönetime karşı halkın kendiliğinden geliştirdiği bir tepki. ‘Kendiliğindenlik’, ‘İzmir’in Dağlarında Marşı’ ile sokaklarda görülüyor. Mevcut siyasi partiler tarafından yaratılan değil, peşine düşülen bir hareket bu.  Atatürk tarafından kurulan Türkiye’nin,Türkiye siyaset sahnesine getirdiği ‘yeni standart’ bu.

AKP’nin ‘Atatürkçülüğü’ Muhalefete de uyarı

AKP ve Erdoğan rejiminin Atatürk’e saldırıları, muhtemelen seçim dönemi için, kesmesi toplam olarak Türkiye siyaset sahnesinde son yıl içinde yaşanan en önemli sosyo- politik olay. AKP içinde daha düne kadar izlenen ‘Atatürk’e saldırı’ politikasından hangi kesimler rahatsız olur. Bunu görmek için düzinelerle kamuoyu  anketi yaptırmak gerekmiyor. AKP oy tabanında geçmişin merkez sağından gelen halk kesimleri Batı ittifaklarının sarsılması ve Laik Cumhuriyet’in hedef alınmasına karşı, başka alternatifler arıyor. Görünen o ki buluyor artık. Atatürk Devrimleri ile  çağdaş Dünya’nın bir parçası haline gelen Türkiye, açık bir biçimde bir İslamcı Diktatörlük durağına geldiğinde 1950-2000 yılları arasında seçmen çoğunluğunu oluşturan halk kesimleri ile tepkisini ortaya koyuyor.

Erdoğan yönetiminin gördüğü bu gerçeği,Muhalefet Partileri de görürse; AKP nin ‘Atatürk’ PR cılığı olumlu bir bir sonuç doğurmuş olur. Kerhen…

Mahir Tan              LondraPosta-Londra