AKPINAR-GEZEN ; BAĞIMSIZ KAMUOYUNUN ORTAYA ÇIKIŞI

                  Bağımsız  Kamu Oyunun ortaya çıkışı

 

Sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘şimdi git hesabını ver’ konuşmasıyla başlayan yargılanmaları henüz ilk aşamalarında.

Cumhurbaşkanlığından gelecek talimatlara ve yandaş medya’nın dolduruşlarına açık bir yargı sisteminde, bu soruşturmaların nereye varacağını kestirmek zor.

Sözcü gazetesinin önemli yazarlarının ve habercilerinin ve daha bir dizi Atatürkçü aydın ve kişiliğin de benzeri suçlamalarla yargılandıkları sistemde, önümüzdeki üç aylık yerel seçim döneminde yeni gelişmelerin ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor. Tutuklamalar olabilir, karar çıkabilir ve yeni davalar açılabilir.

Akpınar-Gezen olayında ve Sözcü davalarında, genel olarak faşizan baskılar olarak nitelendirilen bazı yargılamalara göre önemli farklılıklar var.

Öncelikle ‘Avrupa’ müdahalesi yok. Ne Kavala davasında ne de HDP li liderler konusunda her fırsatta devreye katılan Avrupa Parlamentosu ve güçlü Alman Medya örgütleri, ortada görünmüyorlar. 

Yargılananlar, doğrudan doğruya halkın gösterdiği ve yine doğrudan mesajlarla ilettiği tepkiler sayesinde ‘yalnızlıktan’ kurtuluyorlar.

Sözcü olayları ile başlayıp,Akpınar-Gezen yargılanması ile ortaya çıkan bir gerçeklik bu.

Atatürkçü yazar ve sanatçılar, bugüne kadar yarattıkları potansiyel kitlesel destek nedeniyle ve sadece bu sebeple tutuksuz olarak yargılanacaklar. 

Erdoğan konuşması ile başlayan, iki saat içinde savcılığa çağrılan, evlerinden polis nezaretinde alınan ünlü sanatçılar,bir yanda Yandaş Medya’nın isteri çığlıklarına ve yandaş medya dışında kalan medya’nın da ‘dostlar alışverişte görsün’ tepkilerine karşın dimdik ayakta kaldılar.

Herkes biliyor ki; Akpınar ve Gezen, savcılık kapısından girerlerken arkalarında binlerce sosyal medya destek mesajını birlikte taşıyorlardı.

Gezen-Akpınar olayında kuşkuya yer yok ki, bu olayı organize edenler için  merak uyandıran bölüm, gösterilecek tepkinin boyutları idi. Bu bizim içinde merak konusu oldu.

Adına ne derseniz deyin her türden baskı rejiminin, baskının yaratacağı tepkiyi önceden ölçmek ve yönünü ona göre belirlemek gibi bir ‘basireti’ vardır.

Ünlü sanatçılarımızın tutuklanma girişiminden hem biz hem de iktidar çok şey öğrendik.            

Bunu Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın sanatçıların serbest bırakılmalarından birkaç saat sonra yaptığı açıklamadan anlıyoruz. Kalın; ‘Programda sözü edilen ülke Türkiye idi. Türkiye Cumhurbaşkanına karşı ayaklanma ve darbe çağrısı yapıldı’ diyerek savcılığa yeniden yükleme yapıyordu.  Bu baskı yöntemi önümüzdeki yargı sürecinde devamlı olarak gündemde kalacaktır.

Bu savaşımı kim kazanır ?

İlk raund Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in oldu. Sanatçılarımız bunu herşeyden önce savcılık ifadesi ve öncesinde gösterdikleri onur ve vekar dolu duruşları ile kazandılar.

‘Suç’ konusu olarak gösterilen programda söylediklerini aynıyla tekrarlayarak korkmadıkları ve korkmayacaklarını herkese gösterdiler.

Sanatçılarımız, on binlerce destek mesajı ile girdikleri savcılıkta, önümüzdeki dönem için gösterilmesi gereken davranışın ne olduğunu bir ‘skeç’ gibi oynadılar.

Müjdat Gezen’in savcılık çıkışında gazetecilere söylediği ; SiZDEN KORKAN SİZİN GİBİ OLSUN sözü son üç günün özeti oldu.  

Gerçekten ülkemize hazırlanan tehlikeli yakın gelecekte cesaretten başka sığınacak bir kapımız yok.

Onlardan korkan onlar gibi olur…

 

                                        Mahir Tan              LondraPosta-Londra