Ahmet Kılıçaslan Aytar; YÜZYILIN ANLAŞMASI VE GERÇEK

 

YÜZYILIN ANLAŞMASI  VE  GERÇEK

 

2017’de ABD Başkanı D Trump, Kudüs’ü tek taraflı olarak İsrail’in başkenti olarak tanıdı.
Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıdı..
Nihayet İsrail- Filistin barışı “Yüzyılın Anlaşması” na “hami” oldu.
 
*
2017’den beri danışmanı J.Kushner, Arap ülkelerinde;
Hem “Yüzyılın  Anlaşması” ile ilgili girişimlerde bulundu,
Hem de yeni barış döneminde Filistin’e öngörülen yatırımlar ve  bağış olanaklarını araştırdı.

*
Mahmut Abbas, daha anlaşmanın projelendirildiği dönemde dahi,
Filistin yönetiminin önerilerinden bağımsız olarak herhangi bir anlaşmaya evet diyebilmesinin bir nedeni bulunmadığını,
Yüzyılın Anlaşması ile ilgili müzakerelere katılmayacaklarını açıkladı.

*
Müslüman Kardeşler, HAMAS ve İslami Cihad grupları ise- bırakınız, Yüzyılın Anlaşması’nı;  öncelikle  meşruiyet  kazanma peşindedir.
9 Temmuz 2018’de İsrail Parlamentosu’nun, Yahudi üstünlüğünü devletin yasal temeli olarak yücelten ” Yahudi Ulus Devlet Yasası” nı reddettiler.

*
Çünkü bu gruplar Yahudi Ulus Yasası’nı, Filistin’deki İsrail’i yalnızca “Yahudi halkına” ait bir devlet olarak tanımladığını,
Halbuki Yahudilerin kendilerini Tanrı tarafından seçilen kutsal insanlar olarak saydıklarını,  
Böylece  hem Tanrıyı hem de kendilerini “Irkçı ve Soykırımcı” bir konuma taşıdıkları iddiasındadır..

*
İsrail ile bir çatışma, bir uzlaşma hatta Kudüs ile ilgili değil ama Yahudilerin kendi devlet ve vatanları olarak gördükleri şeylerin varlığından dahi rahatsızdırlar.
Nihai hedefleri açıkça İsrail’in bölgeden uzaklaştırılması, yerine İslami bir devletin getirilmesidir.

*
Yahudiler kendilerini Tanrı’nın seçtiği insanlar olarak kabul ederken,
Diğerlerinin kirli ırklar olduğuna ve Yahudi Mesih’in yeryüzüne gelmesi için yok edilmelerin şart olduğuna inanıyor..
Diğerleri de bu yüzden  Yahudilerin tanrısının ırkçı-soykırımcı bir tanrı olduğuna itiraz ediyor…
Ne ki, yüzyılların İsrailiyat etkisi ve Yahudilerin işbu ırkçılık ve ayrımcılığına yapılan itirazları;
Yıllar içinde  bulunduğu bölgede İslam toplumlarında bir antitez oluşturmuş bulunuyor.

*
Aslında bu antitez;  İslam toplumlarında kutsallaştırılan dini fikirler ve metinlere dayalı  ideolojiler üzerinden gerçek İslamiyet’e meydan okuyor!
İşte, bugün İsrail’i kuşatan Müslüman  Kardeşler ideolojisinde  HAMAS, İslami Cihad ve başka İslamcı terör örgütü,
İran İslam Cumhuriyeti,
Ve Müslüman Kardeşler İdeolojinin siyasi lideri ve Türkiye Devleti’nin her kurumunun biricik sahibi  Erdoğan,
İslami Cihad’ı ” Sevgi ve Barış” odağından çıkarıp, kafirleri öldürerek İslamı dünyaya empoze etmeyi hedefliyor!
Aynı Yahudiler gibi ırkçılık ve soykırımcılık yolundan gidiliyor…

*
Nitekim İslam’ın bir barış dini olduğu efsanesini tahrip olmuştur.
Mesela HAMAS dünyadaki en son Yahudiyi öldürüp bir İslam devleti kurmaya çalışıyor.
Erdoğan, Müslüman Kardeşler ideolojisi doğrultusunda Türkiye’yi hızla İslamcı bir rejime dönüştürüyor…

*
Dolayısıyla bölgede “Yüzyılın Anlaşması”nın başarılı olacağına az sayıda insan inanıyor.
Yine de, 28 Ocak’ta “Yüzyılın Anlaşması”nı; hamisi Başkan D.Trump ve İsrail Başbakanı B.Netenyahu birlikte açıkladı.
Planın gerçekçi bir “iki devletli çözüm” öngördüğünü,
Netenyahu’nın planı müzakereye hazır olduğunu,
Kudüs’ün bir bütün olarak bölünmeden İsrail’in başkenti olarak kalacağını,
Aynı zamanda Doğu Kudüs’ün Filistin’in gelecekteki başkenti olacağını ve ABD’nin gururla Doğu Kudüs’te elçilik açacağını söyledi.

*
Yüzyılın Anlaşması, bir harita ile İsrail’in yeni sınırlarını belirliyor.
Yürürlüğe girdiğinde  İsrail, Batı Şeria’nın yüzde 20’sini elinde tutacak, geri kalan büyük bölümde Filistin devleti kurulacaktır.
Gazze- Mısır sınırında İsrail kara alanının yüzde 55’ini kapsayan Negev’de  toprak kaybedecektir.
Sınırların kontrolünü İsrail sağlayacaktır.
Filistin’in Başkent’i ise Doğu Kudüs’te; İsrail’in güvenlik istasyonları Abu Dis, Shufat, Kafr Akab dışında kuzey ve doğu mahallerinde oluşturulacaktır.

*
İsrail yerleşimleri gelecek haftadan itibaren Ürdün Vadisi ve Batı Şeria’da mümkün olan en geniş tanımda tutucaktır,
Bu yerleşim alanlarının belediye sınırları olarak değil güvenlik sınırları olarak belirlenmesi anlamındadır.
Anlaşma Filistin devletine dahil olacak İsrail Savunma güçlerinin girebileceği 15 izole yerleşim yerini de içeriyor
İsrail bu yerleşimlerde  dört yıl boyunca herhangi bir inşa faaliyetinde bulunmayacaktır,

*
Ürdün Nehrinden Akdeniz’e kadar ülke güvenliğini İsrail sağlayacaktır.

*
Anlaşma, Filistin Devleti’nin derhal tanınmasını öngörmüyor..
Filistin Yönetimi terörizmi kışkırtmayı bırakırsa ve HAMAS ile İslami Cihad silahlarını bırakırsa,
Ayrıca Filistinliler  yolsuzluktan vazgeçer, insan haklarına, din özgürlüğüne ve özgür bir basına saygı gösterirlerse;
4 yıl içinde ABD, Filistin Devletini tanıyacak ve Filistin Devletine muazzam bir ekonomik plan uygulayacaktır.

*
Sınırlı sayıda Filistinli mülteci Filistin Devleti’ne girecektir.  
ABD ve İsrail planı ayrıntılı olarak geliştirmek için ortak bir komite kuracaktır.
Hiçbir Filistinli veya İsrailli mevcut evlerinden tahliye edilmeyecek,.
İsrail’in egemenliğinde Tapınak Dağı’nda  tüm dinler için ibadet özgürlüğü olacaktır.
 
*
Başkan D. Trump, bu çerçevedeki anlaşma için İsrail’in barış yönünde büyük bir adım attığını ifade ediyor.
Planın Filistinlilerin kendi devletlerini kurabilmeleri için tarihi bir şans olduğunu savunuyor ve  ” Bu son şans olabilir” diyor.

*
Yüzyılın Anlaşması  Batıda ve Suudi Arabistan, Mısır, BAE başta olmak üzere Arap ülkelerinin çoğunda olumlu karşılandı.
Cumartesi günü Bakanlar düzeyinde toplanacak Arap Birliği Genel Sekreteri A.Gheit;
“Herhangi bir barış planını yargılamanın ana kriteri, uluslararası hukuk ve adalet ilkeleri ile ne kadar ilerlediğini görmektir” dedi.
Filistin haklarını ve İsrail güçlerinin 1967’den bu yana Filistin topraklarını işgal ettiği gerçeğini göz ardı ederek adil barış gerçekleştirilemeyeceği görüşünü savundu.
Planın her iki tarafın isteklerini karşılaması ve önerilen tavizlerin Filistinliler ve İsrailliler tarafından sunulması gerektiğini bildirdi.

*
Ancak Mahmud Abbas, Trump’ın açıkladığı barış planını eleştirerek, “Kudüs satılık değildir” dedi.
“Hiçbir Filistinli Müslüman veya Hristiyan’ın bu planı kabul etmesi mümkün değil. ‘Yüzyılın Anlaşması’na bin kere hayır diyoruz.” ifadesi kullandı.

*
İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail-Filistin kalıcı barış planına ilişkin, “Filistin ve İslam ümmetine yüzyılın ihaneti” açıklaması yaptı.
“Yüzyılın Anlaşması, Ortadoğu için büyük bir tuzaktır.
Müslümanların namus ve gururunu korumak adına tüm ihtilafları bir kenara bırakarak işbirliği yapmaya ve bu büyük hile karşısında durmaya hazırız” denildi.  

*
Benzer şekilde Erdoğan da, “Bizim bu konudaki tavrımız belli. Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs’ün İsrail’e verilme planı asla kabul edilemez.
Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir. Bu plan Filistin ve Kudüs için yeni oldu bittiler oluşturma gayretidir.
Bu, Filistinlilerin haklarını yok sayma ve İsrail’in işgalini meşrulaştırma planıdır.
Hangi girişim olursa olsun, bazı Arap ülkeleri sırtını dönse de biz Filistin’in ve Kudüs-ü Şerif’in hukukunu korumak için uluslararası kurumları harekete geçirmeye,
Dünyaya bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz.” dedi…

*
Anlaşmanın mimarı J.Kushner ise ” Barış planı sahadaki gerçekliği tanıyor. Bu alanların çoğunda İsrail orada ve ayrılmıyor.
Başka bir anlaşma  pragmatik olmazdı.
1967’de olduğu gibi dünyaya bakmadım, 2020’de olduğu gibi dünyaya bakıyorum.
Ah! Kötü liderlik yüzünden gerçekten hapsolmuş Filistinliler!” dedi…
 
*
Dünyaya 2020 gerçeği ile bakmak ve “Yüzyılın Anlaşması” nı anlamak şu anlama geliyor:
Başkan D. Trump ile ABD, küresel liberal düzeni Enformasyonel Emperyalizme dönüştürüyor.
Hem  gelişmiş ve istikrarlı ülkelerin hem de emperyal küreselleşmeyle henüz bütünleşmemiş istikrarsız devletleri,
Sarsılmaz biçimde küresel ABD ekonomisi yönetişimi kapsamına almayı öngörüyor…
Böylece ABD önceliğine meydan okuyabileceği fikrinin ne kadar aldatıcı olduğunu göstermeyi,  
“Yıldız Savaşları” ivmesiyle Amerikan patentli  kapitalizm oyununda uyumlu bir askeri, ticari ve diplomatik strateji izleyerek lider kalmayı hedefliyor.

*
ABD’nin bu hedefinde İsrail’in güvenliğine yönelik taahhüdü en önemli unsurlardan biridir.
Bu taahhüt Ortadoğu’da terörle mücadele stratejisini ve barışı belirliyor.
O yüzden İsrail ile Filistinliler arasında sağlanacak iki devletli barış anlaşması destekleniyor.

*
Böyle bir dünyada Filistin liderliğinin ABD Barış Planını reddetmemesi gerekiyor.
Filistinliler müzakere etmek için masaya gelmezlerse, bir kez daha neler başarabileceklerini görme fırsatını kaçırırlar.
Barış planına alternatif statüko ya da Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerin koşullarının kötüleşmesidir.
Filistinliler bunu istemezler!

30. 1. 2020