Ahmet Kılıçaslan Aytar; YAPTIRIMLAR VE KÜRESEL BAKIŞ’IN ANAHTARI

YAPTIRIMLAR VE KÜRESEL BARIŞ’ IN ANAHTARI

 

ABD emperyalizminin dünyevî bir din gibi yükselttiği serbest piyasa ve küreselleşmenin;
Sürekli ekonomik büyüme ve dünya halkları için artan yaşam standartları getireceğine ilişkin tüm perspektifi temel bir krizdedir.

*
Şimdilerde Dünya, ABD’nin hegemonya ve güç siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine,
Karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışının ışığına dönüyor.

*
Çok güçlü olan bu döngüye katılmak için Soğuk Savaş zihniyetinin terk edilerek uluslararası ilişkilere yeni bir perspektiften bakılması, sorunlara çözümler bulmak için tüm uluslararası toplumun birlikte çalışması gerekiyor…

*
Bu noktada Rusya’nın yeniden eski Sovyet bloku ülkelerini eline geçirmesinden duyulan endişeler,
ABD’nin Doğu Avrupa ve Kafkasya’yı Rusya’ya mı terk edeceği sorularından doğan gerginlikler,
Nihayet Ukrayna krizi;
ABD ve AB’nin Rusya’ya ard arda ekonomik, siyasi ve askeri yaptırım paketleri açmasıyla pekişmiştir…

*
Önce Aralık 2014’te ABD Temsilciler Meclisi’nde Ukrayna kriziyle ilgili Rusya’ya birçok yaptırım uygulanmasını öngören 758 sayılı karar kabul edilmiş,
Aslında daha o tarihte ABD-Rusya arasında “Soğuk Savaş” tescil olmuştur.
Üstelik karar, ABD Başkanı’na yükümlülüklerini ihlal eden Rusya Federasyonu’na hesap sorulması çağrısında bulunmanın yetkisini de vermiştir…

*
Kararla birlikte Rus GazpromBank’a, Vnesheconombank’a, petrol üreticisi Rosneft’e, doğal gaz tedarikçisi Novatek şirketlerine finansal destek sağlanması yasaklanmış,
Avrupa Parlamentosu’nun kararıyla Gazprom şirketinin Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedefleyen Güney Akım projesine ilişkin çalışmalar askıya alınmış,
Japonya, Çernomorskneftegaza ve Neftebaza adlı şirketlerin varlıklarını dondurmuş,
Türkiye ve Azerbaycan ise Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı’nı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ve Trans Anadolu Projesi’ni küresel pazarların himayesine, işbirliği ve güvenlik ağına katmıştır…

*
O tarihte ABD Başkanı B.Obama, küresel krizlere karşı yapılacak ön müdahalenin krizin faturasını düşüreceği tezindeydi.
Sisteme karşı yapılacak hareketleri “demokrasi karşıtı” olarak tanımlayan,
Ulusal devletlerin sisteme başkaldırmasının engellenmesinin ideolojik aygıtı olarak “açık toplum” modelini geliştirmeyi öngören,
Esasen Rusya ve Çin’e karşı ve bugünün Başkanı D.Trump’ın da izleyeceği 2020 yılına kadar geçerli Ulusal Strateji Belgesini de resmileştirdi.

*
Böylece ABD; “Savaş”ı zaman ve coğrafya ile sınırlandırmadan, “Adil Savaş” doktrinini “Sonsuz Savaş Operasyonu”na dönüştürdü.
Sonsuz Savaş Operasyonu, çevre devletleri tasfiye eden ama küresel devletin aygıtları ile sistemin amacına uygun olarak yeniden kurulması anlamına geliyor…

*
Bugün Washington’da Rusya’nın ABD’deki başkanlık seçim kampanyasına müdahale ettiğine ilişkin iddiaların ve Kırım’ın ilhak edilmesinin histerisi,
Temsilciler Meclisinde kabul edilen Rusya’ya uygulanacak ek yatırımlarla bir sonraki seviyeye gelmiştir.

*
Ek yaptırımlar Rusya ile gerginliği daha da sertleştiriyor.
Avrupa Birliği (AB) ile olan işbirliğini bozuyor.
Aynı zamanda İran ve Kuzey Kore’ye yeni yaptırımları da öngörüyor…

*
Cumhuriyetçi ve Demokrat partinin işbirliğiyle hazırlanan yeni yaptırım kararları Başkan’ın ilerİde yaptırımları yumuşatma yetkisini de kısıtlıyor.
Yeni yasa, Rusya yaptırımlarında değişikliğe gitmeden önce Başkan’ın Kongre’den onayı almasını şart koşuyor.
Böylece ABD Kongresi, bir anlamda Başkan Donald Trump’ın elini kolunu bağlıyor.
Başkan’ın ABD dış politikası üzerinde yetkisini baltalıyor…
Başkanın yükümlülüklerini ihlal eden Rusya Federasyonu’na hesap sorulması çağrısında bulunma yetkisi Kongre’ye geçmiş, Başkan Trump’ın Rusya önünde manevra alanı daraltılmıştır…

*
Önce yaptırımların genişletilmesine karşı çıkan Beyaz Saray’dan,
Şimdi 2020 yılına kadar geçerli olan Ulusal Strateji Belgesi çerçevesinde onaylayıcı sinyaller geliyor…

*
ABD; Sonsuz Savaş Operasyonu ile küresel sistemine karşı olan ulusal devlet aygıtlarının tasfiyesine yönelmiştir, kendine bağlı ulusal devletler istiyor.
Kendine bağlı ulusal devletler oluşturmada yaptırımlara ya da tecrite giderek çok sık başvuruyor.

*
Nitekim 28 Ekim 2016’da, Başkan B.Obama; BM Güvenlik Konseyinden ABD ve müttefiklerine Rusya ve Çin’in fiili olarak yer aldığı bölgesel örgütlerle, işbirliği yapmasını engelleyen bir kararı çıkartmıştı.
Bu karar ABD’nin dünyayı iki farklı alana bölmesi, tek bir dünyanın ama iki ayrı yönetimin olduğu Soğuk Savaşa geri dönüş değil yeni bir yapılanma hali anlamına geliyordu…

*
Bir tarafta ABD tarafından yönetilen tek kutuplu dünya, diğer tarafta bağımsız ve baş eğmeyen Rusya ile Çin ve çevrelerinde kendi aralarında işbirliği yapan devletlerin dünyası…
İki farklı dünya arasında çok az geçiş düşünülüyor, böylece zorunlu olarak küresel serbest ticarete, dünya ticaret örgütüne, ekonomik küreselleşmeye en azından bir ara verilmiş olunuyordu….

*
Ama bu yöntemin ABD emperyalizmine bir şey kazandırmayacağı peşinen açıktı.
Çünkü gelişen çok kutuplu dünya, ekonomik modelleri olan ülkelerin özgün ulusal özelliklerini ve koşullarını ön plana getiriyordu.
Böylece bir akım olarak küreselleşme, ülkelerin kendi gelişme modellerini otomatik olarak reddetmesi ve ABD finans kapitalizminin hegemonyasına yenik düşmesi anlamına gelemeyecekti…

 

*
İşte Rusya, Devlet Başkanı V.Putin yönetiminde ulusal yenileşmeye odaklanmıştır.
Doğrusu Sovyetler sonrası dönemde ortaya çıkan zorluklara verilen vatansever mücadele ve sağlanan yenilenme övgüye layıktır…

*
Fakat bu başarı yeni Rusya’yı izole etmek isteyen Batı emperyalizminin yanıt verme mekanizmasını tetikliyor,
Aynı zamanda ABD Kongresi ve bazı seçkin siyasi ve mali güçlerin çok zorlu birer Rusya karşıtı oldukları bilinen gerçeği;
Bileşkesinde Batı küresel jeostratejik tasarımları için ihanet olarak kabul ettiği Rusya’nın kimi dış politika uygulamasına yönelmiş bulunuyor.

*
Yeni yaptırım yasası, bugün yürürlükte olan daha önceki yasaların ötesine geçmektedir.
Öncelikle daha önce Rusya ve İran yönelik olan yaptırımlar şimdi genişletilmiştir ve Kuzey Kore’yi de kapsıyor.
Bununla birlikte özellikle Rusya’ya ilişkin hükümler AB’yi de şoke etmiştir!

*
Şimdiye dek ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırımları, hem AB tarafından kabul edilmiş hem AB’de yaptırımlara katılmıştır.
Elbette ki, toplam yaptırımlar Rusya ile milyarlarca dolarlık AB ticaretinde büyük ölçüde olumsuz etkilere yol açmış,
Ama ABD, Rusya ile fazla ticareti olmaması nedeniyle nispeten zarar görmemiştir…

*
Ama son zamanda AB; Rusya’ya uygulanan yaptırımlara karşı giderek sesini yükseltiyor.
Çünkü Rusya, AB mallarının yerini alması için yerel üretimi ve tarımı güçlendirmenin yolunu seçmiştir, oysa bu durum AB ekonomik çıkarlarına zarar veriyor.
Buna ek olarak Rusya, tarımsal malların tedarikinde Türkiye ve Brezilya gibi üçüncü ülkelere genişlemiş, AB’yi tedarik zincirinden çıkarmıştır…

*
Şimdi yeni yaptırımlar zaten gergin olan Atlantik aşırı ilişkileri daha da olumsuz bir mecraya sürükleyebilecektir.
Çünkü Avrupa işletmelerinin enerji sektöründe daha fazla Rus – Amerikan ortak projelerine ihtiyacı bulunuyor.
Halbuki yeni yaptırımlar, nakil boru hattı inşasında Rusya ile birlikte çalışan şirketlerin cezalandırılmasını da öngörüyor.
Almanya, yeni yasanın Alman şirketlerini de yaptırım kapsamına almasından endişe ediyor.
“Kuzey Akım II ” boru hattı gibi diğer Avrupa ülkelerin de katıldığı enerji projelerinin yaptırımlardan etkilenme ihtimalinin doğması üzerine Avrupa Birliğ’nini misillemeye başvurulabileceği duyuruluyor.

*
Yeni yaptırımların getirdiği AB ekonomik çıkarlarına yönelik büyük tehdit göz önüne alındığında,
AB liderlerinin acil istişarelerde bulunması ve gerekirse sağlam bir yanıt geliştirmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
En basit yanıt, AB’nin ABD yaptırımlarını tanımaması ve Rusya ile olan ticari ilişkilerine devam etmesidir.
Gerekirse AB; ABD’nin finansal, endüstriyel ve tarımsal çıkarları üzerinde kısıtlamalar getirmeye başlayabilir.

*
Ama Washington’un sanrılı politikacıları ekonomik yaptırımlara ve askeri güce boyun eğiyor…
Sanrılı diplomatik kapasite, ABD’nin diplomatik liderliğini tartışılır hale getirmiştir.
ABD yönetiminin diplomasisini yeniden inşa etmesi gerçeğini görmesi gerekiyor.

*
Bu sorun, ABD Başkan’ı D.Trump’ın en büyük meselesidir.
Başkan Obama’nın iki farklı dünyası, öncelikle ABD’nin yakın gelecekte yeni bir yapılanma çabasında olmasını gerektiriyor.
Beyaz Saray kargaşa ve işlev bozukluğunu sona erdirmeli ve Kongre ile mücadele etmelidir.
Başkan D.Trump, Rusya ile ilişkileri geliştirmek için kampanya vaadinde bulunmalı, verimsiz ve istikrarı bozan yaptırımları reddetmelidir…

*
İlk iş olarak, Suriye Savaşı’nın uluslararası hukuk kurallarına aykırı olan devletlerarası silahlı bir çatışma, bir çekişme olduğunun belgelenmesiyle başlatılacak yeni bir yapılanma döneminin başlatılması olmalıdır…

30.7.2017

AHMET KILIÇASLAN AYTAR