Ahmet Kılıçaslan Aytar; ULUSAL DERS

ULUSAL DERS
ABD Başkanı D.Trump, 1 Mart’ta “Bir ülke ticaret yaptığı hemen her ülkeye milyarlarca dolar kaybediyorsa, ticaret savaşları iyidir ve kazanması kolaydır” dedi. 
Dünya Ticaret Örgütü kurallarını ihlal etti, ithal çelikte yüzde 25, alüminyumda yüzde 10 oranında gümrük vergisi uygulaması başlattı.
Yeni tarifelerle Çin’in,  Kanada, Brezilya, Güney Kore, Meksika, Rusya, Türkiye’nin, Japonya, Almanya, Tayvan ve Hindistan’ın acı çekmesini öngördü…
 
*
ABD’nin ​Çin’e ver​diği 375 milyar dolar ticaret açığını kapatmak için ek gümrük vergisi getireceğini ilan etmesiyle başlayan ticaret savaşı t​arafların sert uygulamalarına sahne ol​du.
ABD’nin  yaklaşık 50 milyar doları bulan Çin menşeli ürüne yüzde 25 vergi uygulamasına karşı,
Çin, ABD’den ithal ettiği 3 milyar dolar tutarındaki 128 ürüne yüzde 15 ila yüzde 25, daha sonra 50 milyar dolar tutarında ürünlere yüzde 25 vergi getireceğini ilan etti.
 
*
ABD’nin ticaret savaşı Çin’e karşı bir meydan okumayı başardı, Çin’in  siyasetini ve gücünü test etti.
Ama Çin, ABD ve dünyanın hayal gücünün ötesinde güçlü bir irade ve azim sergiledi, ABD’nin taleplerine güçlü karşılıklar verdi.
Serbest ticaret ve çok taraflı ticaret mekanizmasını korumak adına yüksek bir ahlaki zeminde ayakta durdu.
Ana çıkarlarının asla bir ticaret savaşının hedefi haline getirilmeyeceğine ilişkin kararlı bir mesaj verdi.
 
*
Başkan Trump, eğer çeşitli sektörlerde ABD’nin dünya çapındaki ortalamadan daha pahalı olan bir dizi işletmeyi yeniden diriltmek üzere bir ekonomik duvar inşa ediyorsa,
Bunu gümrük vergilerini arttırmakla sağlayamayacağını,
Çünkü o zamana kadar ABD emtia fiyatlarının artacağını, ihracaatın zorlanacağını ve süper güç olarak ülkesinin yara alacağını düşünmesi gerekiyordu…  
 
*
Şubat’ta bir Çin heyeti ABD’de, Mayıs’ta bir ABD heyeti Çin’de  ticaret müzakereleri yaptılar.
En büyük iki ekonominin temsilcileri ABD’nin Çin’e ihracatını genişletme, hizmet ticareti, karşılıklı yatırım, fikri mülkiyet hakları​, gümrük tarifeleri konularında görüş alışverişinde bulundular.
B​ir çok  konu​da fikir birliğine var​dılar, süren​ ihtilaflar​ için​ ​o​rtak bir çalışma grubu kuru​l​​masında mutabık kal​dılar.
 
*
Çünkü ticaret savaşlarını ​”​​kazanmanın kolay olduğunu​”​ ilan eden Adam, 
Küreselleşmiş bir ekonominin gerçekleri arasında çok yakın bir gelecekte gerçek bir çöküşün önüne geçebilmenin teminatı olmadığını,​
Hasarın kapsamlı olabileceğini keşfetti!
Doğrusu kısa sürede hızlı ve yoğun bir eğitimden geçti, ders aldı!
 
​*​
Ve Cumartesi günü ​ABD ve Çin, aralarındaki ticaret açığını önemli ölçüde azaltmaya yönelik önlemler almak için ortak bir bildiri yayınladılar.​
​Buna göre Çin, Çinli tüketicilerin  tarım​d​a ve enerji ihracatında artan talebini karşılamak ve yüksek kaliteli ekonomik gelişme​sini​ destekleyecektir.
​ABD ekonomisi ve iş piyasası​na​  fayda sağlaya​cak​ mal ve hizmet alımlarını büyük ölçüde art​t​ır​acaktır.​​
İki taraf fikri mülkiyet koruması konusunda anlaşmıştır ve bu konuda işbirliği  teşvik edilecektir. 
 
*
Sonuç beklentilerle uyumludur.
Dünyanın iki büyük ülkesinin birbirleriyle ve dünyayla çatışması bütün dünyaya zarar verecekti, o nedenle iki ülkenin de işbirliği içinde olması gerekiyordu. 
Şimdi her iki ülke küreselleşmiş bir dünyada çok taraflı ticareti “Adil Ticaret ” başlığıyla savunuyor…
 
*
Başkan Trump, her ne kadar yaklaşımında herhangi bir değişiklik olduğunu kabul etmese de;  
Uluslararası ticaret ilişkilerinin karmaşık gerçeğinde ticaret savaşlarının kazanılmasının kolay olmadığını öğrendi.,
Kurnaz ticaret ortaklarının ABD’ deki denetimleri aşabileceğini,
Çin’in  liman denetimleriyle ABD tarım ürünleri ithalatını yavaşlatacağini gördü..
Avrupalılar da ABD’nin ticaret yaptırımlarına tepki olarak benzer şekilde misilleme tedbirleri geliştirmişlerdi…
Üstelik Trump’ın Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile başarılı bir zirve ve karar alma arzusuyla ticaret politikasını şekillendirmiş olması da olasıdır…
 
*
Türkiye bu gibi konularda ABD ile olan tarihsel bağını, Başkan Trump ile ilişkisini güçlendirmeye çalışmalıdır.
Türkiye, ABD ile olan bağlarının ekonomik büyümesini destekleme biçimlerini açıklamalı,
Trump’un Türkiye hakkındaki inançlarını düzeltmeye yardım etmeli, 
ABD ile ilişki kurarken prensiplere sadık kalmalı,
Ulusal çıkarları savunmak için mevcut ticaret sisteminin kurallarını ve kurumlarını kullanmalıdır.
Elbette ABD’de tek taraflılık yerine kurallara dayalı bir düzeni savunmaya devam etmelidir.
 
*
Dünyanın en büyük ticaret fazlası ülkelerinden biri olan Çin, ABD ile bu çerçevede anlaşmazlığı çözmüş ve uluslararası ticaret anlayışını geliştirecektir.
Ticaret savaşlarından en çok zarar görecek ülkelerden biri Türkiye’dir.
Dolayısıyla bu gelişmelerde Türkiye için bazı dersler vardır.
 
*
Çünkü Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir  toplumu kendi hakimiyeti altına almak, kendi anlayışı doğrultusunda kültürel değişim yaratmak ve gücünü pekiştirmek amacı yönünde totaliterleşmiştir.
Hukuk devleti, güçler ayrılığı ve demokratik değerler büyük zararlar almıştır.
Erdoğan, sadece bir siyasi güç meselesi olarak değil ama aynı zamanda insanların zihniyetleri için ideolojik ve çok sert bir iç savaşı yürütüyor.
Yıllar boyunca inşa edilen tüm değerleri hızlı bir şekilde yıkıyor.
Hiçbir sivil toplumun taşıyıcısı  bu durumu engelleyemiyor…
Erdoğan’ın maziseverliği ile yürüttüğü Türkiye dış politikası ise artık açık açık uluslararası dengeleri alt üst ediyor…
Koca bir ülke ve milyonlarca insan Erdoğan’ın tasfiye edilmek, Yüce Divan’a gitmek, Uluslararası Ceza Divanında yargılanmak baskısının ağır psikolojik travmasının  getirisini yaşıyor. 
 
*
İşte, Türkiye ekonomisi, Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminde iflasın başlangıcındadır ve büyük bir krize girilmiştir.
Çünkü bir ülkenin ekonomi politikasını belirleyen maliye politikası ve para politikası,
Destekleme, dış ticaret, teşvik politikaları, parasal genişleme gibi destekleyici bazı politikaların, makro ve  mikro ihtiyati önlemlerin;
Herşeyden önce Merkez Bankasının “açık sözlülük politikası” ile desteklenmesi gerekiyor. 
Bu politika bir Merkez Bankası’nın itibarıdır, itibar kaybı sonraki dönemlerde belirlenecek hedeflerin inanılır olmaktan çıkmasına yol açıyor. 
 
*
Nitekim Erdoğan’ın politikaları doğrultusunda yaşadığı ağır psikolojik travmasıyla yönlendirdiği bozucu yaklaşımları, açıklamaları;
Merkez Bankası itibarına en büyük darbeyi vuruyor, ekonomik beklentilerin bozulmasına yol açıyor.
Fitch Ratings kredi derecelendirme kurumu;  Erdoğan’ın yaptığı açıklamaların 24 Haziran seçimleri sonrasında keyfi politika yapımı ve politika öngörülebilirliğinin baskı altına girmesi olasılığını gündeme getirdiği değerlendirmesinde bulunuyor….
 
*
Keşke Erdoğan, ABD ve Çin liderlerinden ders devşirebilecek bir karakter olsaydı.
​Bu konuda Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir diyeceği bulunuyor.
O, “​

Bir hükümet iyi midir, fena mıdır? Hangi hükümetin iyi veya fena olduğunu anlamak için

​ ​”

Hükümetten gaye nedir?

​”​

 bunu düşünmek lâzımdır. 

Hükümetin iki hedefi vardır. Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek.
Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır

​ ” diyor…​
 
23. 5. 2018
AHMET KILIÇASLAN AYTAR