Ahmet Kılıçaslan Aytar; TOPAÇ

TOPAÇ

B.Esad’ın “Şahsi çıkarları için ülkesinin tümünü feda eder. Çok şey satın alıp satarak Arap ve İslam arenasında kendilerine yer bulmaya çalıştı. Efendilerinin kendilerine biçtikleri rolü aşıp, kendilerine izin verilenin çok ötesine gitti.Bu rolden geri adım atması gerekiyordu ama Suriye’nin rolünde ısrar etmesi sıkıntı yaratmıştır.Bu nedenle Suriye davası, o’nun için siyasi açıdan sıkıntı yaratan ölüm kalım meselesi haline gelmiştir” ithamında bulunduğu,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şili ziyareti öncesinde bir Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlaliyle ilgili Rusya’ya hayli sert çıkıştı.

“Rusya,Türkiye’nin egemenlik haklarına yönelik bu ihlallerine devam etmesi halinde sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde kalacaktır.İhlal edilen hava sahası aynı zamanda NATO hava sahası olduğu için zaten bizden önce NATO bu tespiti yapmış bulunuyor.İngilizce ve Rusça olarak tüm ikazlara rağmen gerçekleşen bu ihlâli Rusya’nın bölgedeki krizi tırmandırma çabasının bir sonucu olarak görüyoruz.Suriye’nin sınırımıza yakın bölgelerindeki sivil hedeflere yönelik saldırılar bizde endişe meydana getirmektedir.Rusya’nın bölgedeki operasyonlarının terörle mücadeleyle hiçbir ilgisinin olmadığı, tamamen Suriye rejimini ayakta tutma çabasına dönüştüğü açıktır.Bu tür sorumsuz adımların, ne Rusya Federasyonu’na, ne NATO-Rusya ilişkilerine, ne de bölgesel ve küresel barışa faydası yoktur, tam tersine ciddi zararı vardır” dedi.

Aslında herşey Suriye hamlesiyle Rusya’nın gittikçe agresifleşen dış politikasından başlıyor.Bir taraftan Rusya’nın Suriye’ye yönelik müdahalesinin öncekilerden farklı olduğunun altı  çiziliyor.Çünkü ABD; Çeçenistan, Gürcistan ve Ukrayna’daki askeri harekâtlarının çoğu ülke tarafından kınanacağını hesaplayan Rusya’nın,şimdi Suriye’de radikal terörle mücadele etttiği için uluslararası toplumdan destek görmesinden rahatsız oluyor.

Üstelik Rusya’nın müdahalesi, ABD’nin bölgede yıllardır sürdürdüğü jeopolitik yapının darmadağın olmasına neden olmuştur.Bu karmaşa, ABD’nin bölgesel sisteminin askerî, sınaî ve malî merkezi rolünde stratejik ve daimî müttefiki olan İsrail’i,İran’ın Şii hilâliyle yayılma olasılığı ise bir diğer müttefiki Suudi Arabistan’ı derinden etkilemiştir.

Bu yüzden ABD, Suriye Kriziyle ilgili Cenevre’de yapılan görüşmelere bir dizi taleple katılıyor.ABD’nin Cenevre’de, Rusya’nın teröre karşı verilen küresel mücadelenin bir ortağı olabileceği, bu işbirliğinin Avrupa Birliği ve diğer ülkeler tarafındanda memnuniyetle karşılanacağı,ancak uzun vadeli işbirliği hedefine ulaşabilmek için öncelikle Rusya’nın kısa vadeli birçok sorunu çözmesinin şart olduğunu ileri sürmesi bekleniyor.

ABD, Rusya’nın Suriye’ye müdahalede bulunduğu ilk sıralarda doğrudan İŞİD hedeflerini bombaladığını,Bir süre sonra ABD koalisyonu tarafından desteklenen iç savaşın üçüncü taraflarını bertaraf etmeye yöneldiğini, Böylece Rusya’nın, uluslararası toplumu B.Esad ile İŞİD arasında seçime zorlayan bir strateji yürüttüğünü savunuyor.

Rusya’dan Suriye ılımlı muhalefet güçlerini bombalamayı bırakıp IŞİD ile savaşması isteniyor.’Rusya, Suriye rejimini yeniden değerlendirebilse, Esad’ın IŞİD davasına daha fazla gönüllü kazandırmaktan başka işe yaramayacağı görecektir, o yüzden Esad’ın iktidarda kalmaması gerçeğini benimseyecektir,’ diye düşünülüyor…Bu yüzden ABD, Suriye rejiminin askeri operasyonlarının kurbanlarının ziyadesiyle siviller oluşuna dikkat çekiyor.Uluslararası toplumun kredisini almak umuduyla, yaşam hakkı başlığında Rusya’dan Esad’ın sivilleri öldürmesine son vermesi için rejim üzerinde baskı kurmasını istiyor…

ABD; Rusya tarafından IŞİD’e destek vermekle suçlanmaktan da son derecede rahatsızdır.Yalan iddialarda bulunan ve kendisini düşman gibi gösteren bir ülke ile güç birliğine girilemeyeceğine dikkat çekiyor.Rusya’nın, muhalif gruplara terörist gönderen ve finanse eden ABD liderliğinde Türkiye, Suudi Arabistan, Katar’ın Suriye’de yaşanmakta olan insani durumu ahlâksız bir ticarete dönüştürmekle suçlamasına tahammül edemiyor.

Herşeye rağmen, Suriye krizinde faydalı bir ortak olabilmek için Rusya’nın Ukrayna konusunda ABD’den ödün beklemeyi bırakmasının şart olduğunu, Suriye ve Ukrayna arasında bir bağlantı kurmanın işe yaramayacağını öngörüyor.Uluslararası toplumun Rusya’yı Suriye’de özgür ve adil seçimlerle neticelenecek siyasi bir geçiş süreci için ciddi tutum sergilemesi yönünde sıkıştırmasını istiyor.

Bu noktada Rusya Savunma Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir Rus uçağının Türkiye hava sahasını ihlal ettiğine dair iddialarının gerçek olmadığını açıklıyor.Türkiye’nin hava sahası alanını belirleyecek herhangi bir ekipmanı olmadığından bahisle,Rus pilotun bu ekipmanlar aracılığı ile uyarıldığı  iddialarını “cahilce iddialar” olarak nitelendiriyor.Türkiye’yi küçültüyor ve NATO’nun bir provokatörü olmakla itham ediyor…

Washington stratejisini bir taraftan da Rusya ile Avrupa’nın büyük kısmının birbirlerine yabancılaşmış durumda olduğu,Ukrayna’da yeni uluslaşma sürecinin Rus karşıtlığına dayandığı,Rusya’nın dünya arenasına dönüşün bedelini Ortadoğu batağına saplanarak ödediği düşüncesinden kuruyor.

Rusya’nın Batı dünyasına katılması,Avrasya’nın bir kez daha ama bu defa yeni ilkeler altında Rusya’nın liderliği altında toplanması öngörülerinin fiyaskoya dönüştüğü düşünülüyor.Rusya’nın Batı ile zıtlaşırken Batı yanlısı ya da Avrasyacı dış politika konseptlerini geri getiremeyeceğini,Moskova’nın yeni stratejik konsept ararken bir yandan da krizleri önleyici mekanizmalar geliştiremeyeceğini,Bu arayışların bu şartlarda iç reformlarla destekleyemeyeceğini,nihayet Rusya için bir çöküşün kaçınılmaz olduğuna inanılıyor.

2016’da seçilecek ABD yönetimiyle bir yenilenme karşısında, Rusya’nın gerçekleştirilebilir hedeflere yönelmesi gerektiğine,Suriye’deki talihsizliğin benzeri bir fiyaskonun Baltık Denizi  ile Karadeniz  arasındaki bölgede yaşanması halinde çok daha tehlikeli sonuçlar doğuracağına dikkat çekiliyor.

Bugünkü kırılgan uluslararası güvenlik ortamının yeni bir silahsızlanma süreci için uygun olmadığı, önceliğin stratejik taarruz silahlarına ve orta menzilli füzelere ilişkin mevcut antlaşmalara riayet edilmesi, acil öncelik olarak da çatışmaların başlamasının engellenmesine özen gösterilmesinin lüzumuna işaret ediliyor…

Kısacası ABD “pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” diyor…

Yeni Türkiye ise iç ve dış politikasında manevra kabiliyet kalmamış bir ülke konumundadır.Yalnızca Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın her bölgesinde İslami Cihadçı örgütler üzerindeki etkisiyle özgür dünya önünde bir güç oluşturuyor.Ama dünyanın yarısı  Erdoğan’ı, Suriye’deki fiillerinden dolayı  “insanlık suçu, savaş suçları, dünya barışına karşı işlenen suçlar ve savaşa sebep olmak” suçlarıyla itham ediyor…

O’da ne yapsın? Yeni Türkiye’siyle ABD’nin, NATO’nun peşisıra nereye istenirse oraya seğiriyor…

Yeni Türkiye’de buna “Mangal yüreklilik” deniyor ama Rusya Devlet Başkanı V.Putin de kendisine  ” One minute ” denilmesine aldırmıyor gibidir…

AHMET KILIÇASLAN AYTAR

1.2.2016