Ahmet Kılıçaslan Aytar; TERÖR

TERÖR

Gaziantep katliamı ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan,

“15 Temmuz silahlı darbe girişiminin ve kaybettiğimiz 240 vatandaşımızın faili FETÖ’yle,

Son bir ayda asker, polis ve köy korucularından oluşan 70 güvenlik görevlimizin katili PKK’yla,

Gaziantep saldırısının muhtemel faili İŞİD arasında hiçbir fark yoktur ” dedi ve ekledi: “Başaramayacaksınız!”

*

Ama siyasi lideri olduğu AKP iktidarının, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlının dağılması ve hilafetin yıkılmasından bu yana tek bir ümmet olabilme hayaliyle müştereken yanıp tutuştukları dini lider F.Gülen ve cemaati ile yaptığı ortaklıktan,

Bu hayale ulaşmak için Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı projelerinden aldıkları destekten söz etmedi.

Ya da PKK hareketinin kendi iktidarları sırasında devletin ulus bağlantısından kopan, merkeziyetçi yönetime karşı çıkan HDP çatısı altında tüm kitle örgütlerinde ve yerel yönetimlerden en ücradaki evlerde kadar örgütlendiğini ve Demokratik Özerklik inşasında bulunduğunu, bugün bunu dayattıklarını da ağzına dahi almadı.

Ya da halâ ABD adına Suriyeli ılımlı İslamcı militanlarının olduğu gibi IŞİD’in de iplerini elinde tutmayı sürdürdüğünden kimsenin haberi yokmuş gibi davrandı.

*

En önemlisi ağzından bal damlayarak ifade ettiği Yeni Türkiye’yi emperyalizmin yapılandırdığını,

O yüzden Yeni Türkiye siyaset dinamiğinin bir ucunda ABD/CIA ve İsrail/MOSSAD’dan satın alınan desteğin,

Diğer ucunda ise devletin içine aldığı CIA ve MOSSAD istihbarat örgütleri yönetiminde ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki çıkarlarına güvenlikli bir bölge oluşturmak için ödenen karşılıkların olduğunu söylemedi, hiç bir zaman da söylemeyecek…

*

Ya da halâ PKK terörüyle mücadele stratejisini işbu odakların belirlediğini, onların çizdiği yol haritası doğrultusunda yüründüğünden de bahsetmedi.

*

Aslında Fransa’nın Türkiye’de terörü sınırlandırmak ve Suriye’de Kürdistan kurulması için hazırladığı bir program işletiliyor ki; bu programa ABD ve İsrail’de destek veriyor…

Paris ve Ankara, Suriye’de siyasi çözümsüzlük sürer ve toprakların bölünmüşlüğü kalıcı hale gelirken, Suriye’de bir Kürdistan kurup buraya Türkiye’deki Kürtleri sürmek stratejisini çalıştırıyor.

Suriye’nin Kuzeyinde tarihsel olarak orada yaşayanlar boşaltıldıktan sonra bir Arap-Hıristiyan bölgesi oluşturulması öngörülüyor.

Fransa, geçmişte bulunduğu bu bölgeyi şimdi kendi geleceği için düşünürken,

Erdoğan’a bağlı Türk Ordusu ve Polis güçleri PKK’lı Kürtlere karşı yoğun operasyonlar yürütüyor.

*

PKK’lı Kürtler kıskaca alınıyor, birçok köy yok edilmiştir, birçok köyde yaşayan insanlar bulundukları yerleri terk etmeye zorlanıyor.

Kürtler ve Suriye tarafında yaşayan Sünni Araplar takas ediliyor.

Türkiye’de Kürtlerin boşaltığı yerleşimler, çoğu “Sığınmacı Kamplarında” yaşayan ve  Suriyeli cihatçılardan yana olduğunu düşünülen Suriyeli Sünni Arap sığınmacılara vatandaşlık garantisiyle veriliyor.

Suriye’de birçok Türk köyüne de Kürtler yerleştiriliyor.

*

Üstelik bu proje, nerede olursa olsun kendilerine ait bir devletin olmasını isteyen bazı PKK üyelerince de destekleniyor.

Ama öncelikle Kürtlerden  pozisyonlarını netleştirmeleri bekleniyor.

Kürtler bugüne dek IŞİD’e karşı herkesle müttefik olmuş, bir Arap yerleşimi olan Menbic’i kurtarmış ve buranın yeni devletlerinin çekirdeği olarak kabul edilmesini sağlamışlardır.

Şimdi kendi safları içerisindeki ABD, Rusya ve İran taraftarlarının ayrılması gerekiyor ki;

Kürt olmayan topraklar üzerinde bir Kürdistan’ın olabilirliği netleştirilebilsin…

*

Türkiye; PKK’ya olan bağlılığından dolayı  Suriye Demokratik Birlik Partisi (PYD) ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri’nin Kuzey Suriye’de egemen olmasını istemiyor.

Menbic kurtarılmış ve PYD’nin giderek Kuzey Suriye’de etkinliği artmaktayken, birden Suriyeli Kürtler birbirine düşmüş bulunuyor.

Kamışlı ve Deyrik’te, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani’nin etkisinde olan Kürt Ulusal Konseyi (KNC) ile Abdullah Öcalan’a bağlı PYD arasında çatışmalar sürüyor.

KNC’nin arkasında ABD ve İsrail, PYD’nin arkasında Rusya ve Suriye’ye yakın olanlar bulunuyor.

Kuzey Suriyeli Kürtler yeniden şekilleniyor gibidir…

*

Bu sırada Kürdistan Toplulukları Birliği (KCK) bir deklerasyon yayınlıyor:

“Türk devleti ve AKP Hükümetinin bir çözüm politikası geliştirmesi halinde, Kürt sorunu bir ay gibi kısa bir sürede çözülür ve Türkiye’ye barış gelir.

Tercihimiz demokratik siyasal çözümden yanadır, bu konuda her türlü fedakârlığı göstereceğimiz de açıktır.

Ancak bunun için ateşkesler ve çatışmasızlıkların araçsallaştırılmayacağını ortaya koyan bir devlet ve hükümet tutumu gerekmektedir” deniliyor…

*

Halbuki Erdoğan, esasen İsrail’e en uzak mesafedeki füzelerin bertaraf edilmesi için düşman devletler sınırları ötesinde koruma daireleri oluşturma stratejisi doğrultusunda;

Hem yeni Türkiye’yi hazırlıyor hem de Kürtlerin giderek Suriye ve Irak’ta güçlerini birleştirmesi, birleşmiş Kürdistan’ın oluşturulması ve Akdeniz’e bir koridor açmaları öngörüsünde dolu dizgin yürüyor…

*

İsrail; artık NATO boyunduruğuna girmiş olan TSK’nın İslamcı Arap ülkelerle cihatçı irtibatı olamayacağı için;

Bölücü Kürtlerin Suriye’ye gönderilmesi: Onların boşaltığı alanlara ağırlığını ziyadesiyle Suriyeli ve Kafkasyalı Türk savaşçıların Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep, Adana, Mersin, Kilis ve Osmaniye’de iskan edilmeleri: Avrupa’nın güvenliği sağlamak üzere İŞİD mensubu teröristlerin Hatay,Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa’yı içine alan bölgede iskanıyla Türkiye’de yeni bölgelerin oluşturulmasından memnundur ve bu yolda bir hayli yol da alınmıştır…

*

Şimdi Türkiye’de, İçişleri Bakanlığı’nın terörle mücadelede uygulanacak ödül yönetmeliği doğrultusunda,

PKK’nın 20’si Avrupa’da bulunan 50 kişilik lider kadrosunun ölü ya da diri yakalanması süreci başlamıştır.

Nitekim polis ve jandarma ekipleri tarafından önce, PKK/KCK terör örgütü mensuplarından Adıyaman kırsalında oldukları tespit edilen 9 kişilik terörist grubun fotoğrafları, otobüs durakları ve kent merkezindeki işlek caddelerde afişe ediliyor.

Afişlerdeki teröristleri görenlerden ihbar etmeleri istenirken, ihbar edenlere ödül verileceği ve ihbarcıların kimlik bilgilerinin devlet sırrı olarak gizli tutulacağı belirtiliyor.

Eh böylece, Fransa’nın stratejisi doğrultusunda ABD ve İsrail istihbaratınca uzlaşmaz PKK liderlerinin nerede olduklarına dair istihbarat bilgilerinin verilmeye başlanacağı anlaşılıyor…

*

Geride Almanya’nın Ortadoğu’daki çıkarlarını kovalamak için bölgeye tek çıkış yeri olan Güneydoğu’daki bu gelişmelere karşı nasıl bir tavır takınacağı kalıyor.

Almanya’nın tavrı: Türkiye’nin Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirmesi talebiyle başlıyor…

22.8.2016

Ahmet Kılıçaslan Aytar