Ahmet Kılıçaslan Aytar; SURİYE’DE MAKAS DEĞİŞİKLİĞİ Mİ ?

SURİYE’DE MAKAS DEĞİŞİKLİĞİ Mİ

 

İran’ın nükleer programının yalnızca barışçıl olacağını kayıt altına alan 18 Ekim 2015’te, P5+1 ile imzalanan Ortak Kapsamlı Eylem Planı Anlaşması;

ABD Başkanı’nın her 90 günde bir Kongre’ye İran’ın anlaşmaya uyum gösterdiğini teyit etmesini öngörüyor…

 

*

Nitekim Ekim’de Başkan Donald Trump, İran İslam Cumhuriyetinin şiddet performansı üzerinden yeni ABD stratejisini açıklarken,

İran’ın anlaşmaya uyduğunu teyit etmeme kararı almış ancak anlaşmanın sonlandırılması

ya da yeniden müzakere edilmesi çağrısı yapmamıştı.

Böylece ABD’nin anlaşmaya taraf olmaya devam edip etmeyeceği ile ilgili karar da Kongre’ye bırakılmıştı.

 

*

Böylece ABD yönetimi, Ortak Kapsamlı Eylem Planı’nın geleceği ile ilgili elini üç olasılıkta güçlendirmişti. 

1- İran’ın anlaşmaya uymadığı vurgulansa da, anlaşmanın yürürlükte kalması için Kongre’den Tahran yönetimine yaptırım uygulamamasını istenebilecektir.

2- Kongre’den yaptırım uygulanmaması istenecek ancak anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi için harekete geçebilecektir.

3- Kongre İran’a uyum göstermediği için yeni yaptırımlar yürürlüğe sokarak, anlaşmanın sona ermesiyle sonuçlanacak bir süreci başlatabilecektir.

 

*

 

2017 sonlarında İran’da İslam Cumhuriyeti hükümetine karşı Meşhed, Kirmanşah, Necefabad, Dorud ve İsfahan’da yayılan fakat kitlesel bir boyut kazanamayan gösterilerin ardından,

ABD yönetimi, İran’ın balistik füze programıyla ilgili çalışmalarından dolayı kamuya açıklanmadığı  beş İran varlığına yaptırımlar uygulanmasını onaylamıştır.

Şimdi gözler Başkan Trump’ın, her 120 günde bir Kongre’ye İran’ın nükleer anlaşmaya uyum gösterdiğini teyit edeceği Cuma günü başlayacak haftadadır.

Eğer Başkan, İran’ın nükleer anlaşmaya uyum sağlamadığını teyid ederse, yeni yaptırımlar yürürlüğe girecek ve anlaşma sona erecektir.

 

*

Başkan Trump’ın, terörist devlet ve gruplara güvenceler sunan W. Bush ve B. Obama yönetimleri hilafına, güvencelerden kurtulup  milyarlarca dolarlık bir hasılatı kendi ülkesinde tutma tavrı,

İran ile imzalanan Ortak Kapsamlı Eylem Planı Anlaşması’nın akibetine dair büyük bir heyecan oluşturuyor.

 

*

ABD, gelirinin çoğunu petrolden sağlayan İran’a uyguladığı yaptırımlarda,  İran ekonomik işlemlerinin sonlandırılması amacıyla Merkez Bankası işlemlerinin askıya almıştır.

Böylece İran’ın, çok sayıda sektörde faaliyet gösteren, ithalatın yarıdan fazlasını ihracaatın tamamına yakınını yaparak en güçlü ekonomik örgütü olan Devrim Muhafızları,

Devrim Muhafızlarından hareketle giderek toplumsal bilinç ve vicdanların körleştirilmesi, bireylerin ve İran ulusunu yalnızlaştırması, inancı- bilinci teslim alırken düşlerin parçalanması, fiziki ve psikolojik olarak çökertilerek rejiminin yıkılması hedefi sürüklenmektedir.

 

*

Şimdi Başkan Trump, İran’ın nükleer anlaşmaya uyum sağlamadığını teyid ederse,

1- ABD yardım programları,Trump yönetiminin politika hedefleriyle işbirliği yapmayı reddeden kurumlara ve hükümetlere durdurulacaktır.

2- Washington; bu defa Ortadoğu ve ötesinde Tahran’a hizmet eden ve İran’ın maddi yardımını ve silahlarını alan Lübnan, Hizbullah, Iraklı Şii Milisler, HAMAS, Filistin İslami Cihad gruplarını,

3- İran’ın ve Suriye’nin ödeme gücü olduğu varsayarak bu ülkelere kredi açan ve yüklü silah satan Rusya Devlet Başkanı V.Putin’ini hedef alacaktır… 

 

*

Bu nokta; Suriye oyununda el değiştirebilecek bir anlam ifade etmektedir.

1- İran’ın soykırımsal İslamcı-Faşist rejimi yavaş yavaş kendini gösterirken,

2- Putin’in Rus silahlarının Suriye’de yarım milyon Sünni Arap’ın soykırımına eşlik ettiği söylemi güçlenecektir.

 

*

Bu bileşkede, Jamestown Vakfı ki; misyonu Türkiye, Kafkasya, Ortadoğu, eski Sovyetler Birliği ülkeleri ve Balkanlarda  ABD karşıtı her türden olası hareketin engellenmesi, sınırlandırılması ve  yeniden dizayn edilmesi operasyonlarında bulunmaktır.

Geçen ay, Washington’da bir konferans tertiplediler.

Konferansta Başkan D. Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı General McMasters,

Başkan D.Trump’ın terörle mücadele çabalarının esas olarak terörün güvenli limanlarını reddetmek, terörist ideolojiye doğrudan müdahale etmekten ibaret olduğunu söyledi. 

İran’ın mezhepsel şiddeti kışkıttığını ve Arap dünyasında cihad ağlarını doğrudan güçlendirmeye devam ettiğine işaret etti…

 

*

Ya da geçen hafta Recep Tayyip Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı E.Macron’un Suriye ile ilgili,

“Bizim hedefimiz Esed’li bir çözüm değildir. Bizim hedefimiz Esed’siz ve Suriye halkının kendi demokratik iradesiyle bir seçimi gerçekleştirmektir. Bizim buna yardımcı olmamız lazım” söylemleri dikkat çekicidir…

 

 

  1. 1. 2018

AHMET KILIÇASLAN AYTAR