Ahmet Kılıçaslan Aytar; ŞİRKET

ŞİRKET

ABD-Rusya arasındaki güç dengesi Ukrayna’nın; Baltık’tan Karadeniz’e, Hazar’a ve Ortadoğu’ya kadar olan bölgedeki rolü üzerinden cereyan ediyor.

Avrasya’da değişmekte olan bu mekanizmaya meydan okumak üzere ABD ve AB; Rusya’ya ardarda ekonomik,siyasi ve askeri yaptırım paketleri açmıştır.

Rusya ise ABD’nin Ortadoğu’da yıllardır sürdürdüğü jeopolitik yapıyı  bozmuş görünüyor…

*

Amerikan şirketlerinin, enerji devi Gazprom’un mali kolu GazpromBank’a ve devlet şirketi Vnesheconombank’a ve dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Rosneft ve doğal gaz tedarikçisi Novatek adlı Rus şirketlerine finansal destek sağlaması yasaktır.

Avrupa Parlamentosu Güney Akım projesine ilişkin çalışmaları askıya almış,

Japonya, Rusya’nın Çernomorskneftegaza ve Neftebaza adlı şirketlerinin varlıkları dondurmuştur.

Türkiye ve Azerbaycan ise Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ve Trans Anadolu Projesi’ni küresel pazarların himayesine, işbirliği ve güvenlik ağına katmıştır…

*

Ama ABD ve AB üyeleri arasında  Rusya’ya karşı nasıl bir yaklaşım sergilenmesi konusunda tartışma yaşanıyor.

Mesela Almanya, Rusya ile olan ekonomik ilişkileri doğrultusunda ağır yaptırımlara muhalefet ediyor.

Hakeza Fransa, İtalya, Avusturya, Lüksemburg, Bulgaristan, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Slovakya Rusya’ya yaptırımları kendi çıkarları için tehlikeli görüyor.

*

ABD ve İsrail’in, Kuzey Irak’ta Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemek üzere bağımsız  bir Kürt Devletini cesaretlendirmesinin üzerinden çok geçmemiştir.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, IŞİD terör örgütünün Irak petrolünü çalarak günde üç milyon dolar gelir elde ettiğini,

Musul ve Tikrit’te bankaları soyarak da bir milyar doları aşkın parayı çaldığını, bu soyguna artık bir son verilmesini istiyor.

Şimdi Kürdistan Bölgesel Yönetimi bu yüzden grevde olan memurlarına maaş ödeyemiyor…

*

Halbuki, Suriye’nin kuzeyinde terör faaliyetlerinde olan Irak’ın Batı ve Güney bölgelerini işgal eden IŞİD örgütü;

ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye güdümünde faaliyet gösteren, dünyanın dört bir yanından bölgeye getirilen paralı askerlerin oluşturduğu özel bir ordudur.

IŞİD saldırılarında binlerce Suriyeli ve Iraklının yaşamına mâlolan başlıca nedenin, bu paralı ordunun finansmanını da karşılayan petrol şirketlerinin mücadelesi olduğu pekalâ biliniyor…

*

IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi ve Irak’ın batısında konuşlanması, bu konumuyla Irak-Türkiye petrol boru hattının tam üzerine oturarak, binlerce TIR tankeri vasıtasıyla bu hatta ucuz petrol bastığı açığa çıkmıştır.

Ya da İŞİD’in Irak/Tikrit yakınında günlük 300 bin varil kapasiteli Bayci Petrol Rafinerisi’ni ki – Kerkük’ten çıkarılan petrolü işliyor – ele geçirmesi ardından ucuz petrol satışlarının petrol piyasalarında yarattığı tedirginlik de hatırlanıyor.

*

Aslında herşey, ABD’nin 2008 sonrası dönemde dünya petrol-gaz sektöründe yaşanan devrime ev sahipliği yapması noktasında başlıyor.

ABD’de konvansiyonel olmayan kaynakların çıkarımı teknolojik gelişmeyle yaygınlaşmış, gaz-petrol üretiminde artış kaydedilmiş, “shale” petrol sahalarıyla petrolde ithalat gereksinimi kalmamıştır.

2016’da Eagle Ford, North Dakota, Texas yataklarının işlenmesiyle, ABD’nin 12 milyon varil günlük üretimle Suudi Arabistan’ı geçmesi, dünyanın en büyük ham petrol üreticisi olması bekleniyor.

FED faiz artırımlarıyla tetiklenen dünya ekonomik krizinin zamanlamasına göre petrol piyasalarının da dalgalanması, ancak bundan ucuz yerli enerjisiyle sanayide rekabetçiliğini artıran ABD’nin en az etkilenmesi öngörülüyor…

*

İşte, İŞİD terör örgütünün de katkıda bulunduğu petrol fiyatlarının düşmesinde birden fazla amaç belirlenmiştir.

Birincisi; Esad yönetimine olan desteği ve Ukrayna krizindeki tutumu nedeniyle petrol gelirlerine  bağımlı Rusya’ya darbe indiriliyor.

İkincisi; Suriye ve Irak’ta IŞİD karşıtı koalisyon söylemiyle Orta Doğu’da yeni bir operasyon ihtimali söz konusu edildiğinden beri petrol ithalatçısı müttefiklerin durgunlaşmaya başlayan ekonomilerine can suyu veriliyor.

Üçüncüsü; İran’dan petrokimya sanayii mamulleri alımı, başka sanayii mamülleri ve yedek parçanın sevkedilmesi yasaklarının kaldırılmasıyla, İran pazarının müttefik şirketlerine açılması sağlanıyor.

Dördüncüsü; Madem ABD yıllardır süren petro-dolar sisteminin üretim ayağı Suudi Arabistan petrolüne artık ihtiyacı yoktur;

Şimdi petrol fiyatlarını düşük  tutarak S.Arabistan’ı hem siyaseten zorlamakta hem de ileride yapacağı petrol ihracatında pazarda kendi üretimine yer açmak için bu ülkenin bilhassa Asya’ya yolladığı uluslararası petrol piyasasındaki pazar payını hedeflemektedir.

Beşincisi; Ne ki, düşük petrol fiyatlarının ABD’nin ekonomideki bir numaralı rakibi petrol ithalatçısı Çin’e yarayacağını da öngörmek gerekiyor!

*

İŞİD örgütünün uluslararası piyasalara petrol satabilmesinin biricik yolunun, ABD’nin izni ve onlarla bağlantılar kuran petrol şirketlerinden geçtiği açıktır.

Yani İŞİD örgütünün Suriye’deki petrol kuyularını ele geçirdikten sonra Irak’ın petrolünü çalması ve çaldığını ABD’nin kontrolünde olan uluslararası petrol piyasalarına sürmesi mekanizması aslında dev petrol şirketlerinin rekabetini  gösteriyor.

*

Çünkü sömürgecilik insandan gelişip tüm dünyaya işlerken, modern zamanın yeni hayat tarzı ulus devletlerin ötesinde dizayn ediliyor.

Devletler giderek refah devleti ya da sosyal devlete değil birer şirkete dönüşmüştür, şirkete dönüşemeyen devletler taşınamıyor.

Sömürülen devletler ise büyük şirketlere dinamik veren birer organizasyondan öte gitmiyor.

*

Mesela, Suudi Arabistan ARAMCO şirketinin İŞİD’e sağladığı finansman gerçeği ortadayken, Irak petrol üretiminin yeterli olmayışından doğan krizi hafifletmek amacıyla üretim artışına gitmesi,

IŞİD’in çaldığı petrolü piyasa sürmesi esnasında, çalıntı mala meşruiyet kazanımı için her varil petrol üzerine kendi damgasını vurması anlamına geliyor…

*

Ya da, Suudi Arabistan’ın ABD ile ortak ARAMCO ve Katar’ın EXXON-MOBILE şirketleri;

Birincisi; Suriye’nin ihtiyacını karşılayan,ülkenin  kuzeybatısında ve Akdeniz kıyısında bir petrol rafinerisi olan Banyas Kentine Kerkük’ten gelen petrol boru hattında,

İkincisi,Türkiye’de Ceyhan limanına ham petrol taşıyan boru hattı üzerindeki kontrolü sağlıyordu.

O yüzden İŞİD; Birincisi, Irak Federal Devleti Anayasası’na aykırı olarak, Kürt Bölgesel Yönetiminin Kerkük’ten çaldığı petrolü Ceyhan boru hattı vasıtasıyla İsrail’e satıyor,

İkincisi, Irak’ın üçe bölünmesi halinde Irak Kürdistan’ının bağımsızlığı halinde finansman sağlayıcı bir hat olması nedeniyle Ceyhan boru hattına bir saldırı düzenlemiyordu…

*

Ya da şimdi, Rusya koalisyonu bölgede radikal örgütlerle yaptığı mücadelede IŞİD’in yasadışı petrol ticaretinden elde ettiği gelirleri yarı yarıya, ABD koalisyonu ise yüzde 30 azalttığını açıklamıştır.

Barzani  İŞİD’in Kürtlere karşı savaşın açılması, Kürdistan’ın bağımsizlığına karşı yöneltilen ve titizlikle hazırlanan kasıtlı siyasi bir  etkinlik olduğu fikrinde pekişmiştir.

Çünkü İŞİD Kürdistan’da İngiliz  BP, Royal Deutsch Shell, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ve Çin’in PetroChina, Sinopec et CNOOC şirketleri faaliyetlerini düşürüyor.

*

Sonuçta Rus, ABD ve AB  petrol şirketlerinin dayanıklılığını görmek için bir süre daha beklemek gerekiyor…

AHMET KILIÇASLAN AYTAR

3.2.2016