Ahmet Kılıçaslan Aytar; ORTA DOĞU’DA TEHDİT

ORTA DOĞU’DA TEHDİT

 

İsrail- Filistin arasında barışı öngören “Yüzyılın Anlaşması”na,  
Suriye’de süren savaşta Türkiye- Rusya- İran’ın oluşturduğu Astana ortaklığı giderek engel oluşturuyor.
Çünkü Türkiye’nin Suriye’de  El Kaide üyesi olan Hayat Tahrir El Şam (HTS) ve Özgür Suriye Ordusu isyancılarıyla birlikte  B.Esad rejimine düşmanlığı,
Rusya ve İran’ın Esad rejimine verdiği destekle dostluğunun yarattığı paradoks;
Karmaşık sorunlar oluşturuyor ve  Astana Anlaşmasını amacından saptırıyor.
Yüzyılın Anlaşması da  beklemede tutuluyor…

*
Bu noktada Erdoğan Türkiye’si, NATO ile ilişkileri zorlayan bir anlaşma olan Rus S-400 yüzeyden havaya füzelerini satın alma konusundaki kararlıdır
Nisan’da Rusya Devlet Başkanı V. Putin ile görüşmede teşvik edilen  Erdoğan, Türkiye’yi Washington’dan uzaklaştırıyor..
Moskova, Türkiye ve NATO arasına bir hançer sokuyor.

*
Washington’da Müslüman Kardeşler Hareketi terör örgütü olarak kabul edilmek üzeredir.
Suudi Arabistan ve Mısır’da yasaklı olan Müslüman Kardeşler’in terör listesine alınması olasılığının ilk sonucu da filizleniyor.
Nitekim İran’ın  Devrim Muhafızları Ordusu’nun  bir terörist grup olarak belirlenmesinin  ardından;
Müslüman Kardeşler Hareketi Erdoğan Türkiye’si  liderliğinde, Orta Doğu’da ABD’nin çıkarlarına karşı Şiiler ve Sünnileri bir araya getirmeye yöneliyor.
Türkiye bu cenaha yönelirken Washington sinirlidir.

*
Ama Rusya ve Türkiye arasında hayati bir Suriye bölgesi olan İdlib eyaletinde hassas bir soğukluk yaşanıyor.
Türk birliklerinin varlığı İdlib’de  Rusya ve Suriye ordusuna engel oluyor.
Orada isyancılar, Kuzey Suriye’de İdlib ve Halep’in kuzeyinde bir tampon bölge oluşturan Ankara tarafından destekleniyor ve silahlandırılıyor,
Ancak Moskova destekli Şam Suriye’nin her santimini kurtarmanın  sözünü vermiştir.

*
Eylül 2018’de Türkiye, Rusya  ve İran arasındaki anlaşma;
Türkiye’nin Suriye İdlib’de isyancıları kontrol altına almasını,
Sınır çizgisi boyunca 20 kilometre genişliğinde silahsızlaştırılmış bir bölge kurulmasını,
Tüm ağır silahların bölgeden kaldırılmasını, M4 ve M5 otoyollarının trafiğe açılmasını öngörüyordu.
Ama Türkiye bunların hiçbirini yapamadı.
Idlib eyaleti ve kuzey Hama’nın bir kısmı cihadist Hayat Tahrir al-Şam (HTS) liderliğindeki isyancı güçlerin kontrolüne geçti.
Ve HTS son aylarda çok aktif hale geldi.
Nihayet Suriye ordusu ve Kürt birlikleri ile  Rus jetlerinin  karşı saldırıları başladı.
Bu saldırıların daha büyük bir saldırı kampanyası için hazırlık olduğu anlaşılıyor.  

*
17 Mayıs’ta Kuzey Suriye’de  Idlib eyaletini kontrol eden Hayat Tahrir El Şam (HTS),
Suriye ordusuna tam kapsamlı bir askeri saldırı tehdidinde bulundu.
Aynı gün eyalette şiddet arttı.
Şiddet artışına ilişkin tartışmalar BM Güvenlik Konseyi’nde görüşüldü
Türkiye ve Rusya’ya yıpranmış ateşkes anlaşmaları hakkında  mesaj verildi…

*
Suriye BM Daimi Temsilcisi  el Caferi, bu  Güvenlik Konseyi toplantısında,
İdlib’deki gerginliği azaltmak için yapılan Astana  anlaşmasının geçici olduğunu ifade etti.
“Herkes bu anlaşmanın sürdürülmesinin;
Türkiye’nin Suriye’nin geniş alanlarındaki işgaline son vermesine ve İdlib’deki terörist gruplara desteğini durdurmasına bağlı olduğunu bilmelidir” dedi.
.
*
BM  Idlib’de yaşayan 3 milyon insan olduğunu tahmin ediyor.
Ankara bu nüfusun güvenliğini sağlamak ve Türkiye’ye sığınmalarını önlemek için,
Rusya destekli rejim güçleri ile desteklediği isyancılar arasındaki temas hattı boyunca uzanan bölgede ateşkesin sürmesini istiyor.
Esad rejimine bağlı güçlerin İdlib’e yönelik operasyonuna karşı Savunma Bakanı Hulusi Akar,
Suriye hükümetine bağlı güçlerin Rusya ile İdlib konusunda varılan ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini söylüyor.
“Ateşkes anlaşmasına rağmen rejim, ateşkes sözünü tutmuyor ve ateşkesi ihlal ediyor.
Ateşkesi sağlayabilirsek oradaki 3 milyon insanın güven içinde yaşaması mümkün olur” diyor!  

*
Bu noktada ABD’nin de  Suriye operasyonlarını durdurması olası görülmüyor.
Çünkü Idlib şu anda dünyanın en büyük El Kaide üyesi topluluğunu barındırıyor.
Bunun bilinmesi, muhtemelen Suriye’nin artık dağınıklığı temizlemesine izin verildiği anlamına geliyor.
2017 ve 2018’de Suriye, Idlib’i yeniden almaya hazır olduğunda, ABD herhangi bir saldırıyı durdurmakla tehdit etmişti..
ABD o zamanlar, HTS teröristleri ve ailelerinin İdlib’ten  çekilmeleri gerektiğinde, yeni mülteci dalgasıyla karşı karşı kalacak Türkiye’yi önemsiyordu.
Artık Türkiye’yi önemsemiyor…

*
Bu noktada 8 Mayıs 2018’de İran ile Ortak Kapsamlı Eylem Planı’ndan (JCPOA) ayrılan ABD;
İran’a karşı daha fazla harekete geçmekte bir bahane olarak kullanmak üzere anlaşmayı ihlal etmeye zorlama stratejisini uyguluyor.
Azami baskı kampanyasıyla İran ile olan tüm ticareti sıfıra düşürmeyi ve ülkenin dizlerine kapanmasını hedefliyor.
Ancak İran, ABD’nin bazı kısıtlamalarına artık uymayacağını açıklamış,
Nükleer anlaşmadaki çıkarları korunmazsa 60 gün içinde zenginleştirilmiş uranyum seviyesini artıracağını duyurmuştur.
İran’ın 4 gün zarfında uranyumu yüzde 20 zenginleştirme kabiliyeti bulunuyor…

*
Ve ABD’nin savaş gemileri İran’a doğru ilerliyor.
Pentagon bölgeye 120 bin asker konuşlandırma planlarını değerlendiriyor.  
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo,13 Mayıs’ta Brüksel’de AB dışişleri bakanları toplantısına katılmış,
Avrupalı müttefiklerine, Pentagon’un AB’nin ordu projesi konusunda son derece kaygılı olduğunu belirten,
ABD ile AB arasındaki ilişkilerde çarpıcı bir geri adım uyarısında bulunan,
Avrupalı silah üreticileri ile işbirliğine son verme tehdidini belirten bir raporunu sunmuştur.
Washington İran’da rejim değişikliği politikasına arka çıkmaları için müttefiklerine gözdağı veriyor!.

*
Ama Birleşik Krallık Ortak Görev Gücü Komutanı Maj.General C.Ghika, ABD’nin Irak, Suriye ve İran’da artan bir tehditi reddetti.
Dışişleri Bakanı J.Hunt  ateşli söylemin ABD ile İran arasında “kazara” bir savaşa yol açabileceği konusunda uyardı.
Almanya Dışişleri Bakanı H.Maas Brüksel’de ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya  Almanya’nın hiçbir şekilde askeri tırmanma istemediğini belirtti.
15 Mayıs’ta Alman hükümeti, Avrupalı müttefiklerine “Basra Körfezi’ndeki durumu sakinleştirmek” için ellerinden geleni yapmaları çağrısında bulundu..
16 Mayıs’ta Şansölye Angela Merkel  Almanya, Fransa ve İngiltere’nin  İran’a  ABD’den farklı bir yaklaşım uyguladığını,
Çünkü bu üç ülkenin Rusya ve Çin’le “ortak çıkarları” olduğunu ve İran nükleer anlaşmasını yerinde tutmak için hedeflerinde devam ettiklerini söyledi.

*
Şimdi Pentagon, İran tehdidi konusunda tırmanış değil, diplomasiye odaklanmak isteyen  Avrupa ülkelerini değerlendiriyor.
ABD Merkez Komutanlığı,Irak ve Suriye’deki tehdit seviyesini yükselttiğini duyurdu.
ABD “İran veya vekillerinin” bölgedeki deniz trafiğini hedef alabileceği konusunda gemileri uyarıyor.
Tahran’dan iddia edilen tehditlerle mücadele etmek için  B-52 bombardıman uçakları filosu  Katar’daki ABD Hava Üssü’ne konuşlandırılmıştır..

*
Bu görüntüde Müslüman Kardeşler hamisi Erdoğan ”19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” nedeniyle yayınladığı mesajda;
“Yaşasın özgür, bağımsız ve güçlü Türkiye” mesajı verdi.
Aslında mesaj Atatürk Cumhuriyeti’ni kuranların amaçladığı,

Bir fikre körü körüne saplanmamış, arayıp soran ve eleştiren kafalar, o güzel deyişle, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklara yönelik değildi…  

19. 5. 2019

AHMET KILIÇASLAN AYTAR