Ahmet Kılıçaslan Aytar; NATO’NUN 70. YILDÖNÜMÜ VE TÜRKİYE

NATO’ NUN 70. YILDÖNÜMÜ VE TÜRKİYE

 

NATO’nun 70. kuruluş yıldönümü, İttifakın 29 Dışişleri Bakanının katılımıyla 4 Nisan’da Washington’da kutlanıyor.

Toplantıya Genel Sekreter Jens Stoltenberg başkanlık ediyor.

 

*

70 yıldan beri gelenek olduğu üzere Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı, ABD başkanı tarafından atanan bir ABD generalidir.

NATO Yüksek Komutanı olan general aynı zamanda ABD’nin Avrupa Komutanlığı’nın da komutanıdır.

NATO bu şekilde fiilen ABD başkanının başında yer aldığı komuta zincirinin bir parçası durumundadır.  

Kuzey Atlantik Konseyi, kısa süre önce U.S. Air Force’tan General Tod Wolters’i Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı atadı.

 

*

General Wolter’in  öncelikleri,  ABD’nin çıkarlarını korumak, birleşik ve barış içerisinde bir Avrupa’yı desteklemektir.

ABD ve NATO güçlerine , Rus saldırısı  karşısında hızla mevzilenme imkanı vermek üzere,

Avrupa’daki altyapıların geliştirilmesine ve bütünleşik hale getirilmesine hizmet verecektir.

 

*

Toplantıda NATO’nun başarısı bağlamında  özellikle yük paylaşımı  gözden geçirilecektir.

ABD’nin, NATO’nun yükünü omzunda taşımak için yalnızca bir “Atlas” olmadığı,

Askeri koruma için para ödemeye devam edemeyeceği,

Avrupa’nın  kendi savunmasına yatırım yapması halinde birlikte daha güçlü ve daha yetenekli olacaklarına yönelik talepleri konuşulacaktır.

Bugün ABD, NATO’ya güçlü bir şekilde bağlı kalmayı sürdürüyor. 

Birbirlerine saldırmamayı ilke olarak kabul etmiş üyeler ise NATO’nun tüm zamanların en başarılı ittifakı olduğu bilincindedir.

 

*

Bu noktada NATO İttifakı’nın önemli üyelerinden biri Türkiye’de,

31 Mart Pazar günü yapılan yerel seçimlerde;

İslamcı Erdoğan, başkent Ankara’yı ve ekonomik metropol İstanbul’u kaybetti.

AKP en güçlü parti olarak kaldı.

Ancak AKP’nin  on yıllarca yönettiği iki ana kentin kaybı Erdoğan için sonun başlangıcı sayıldı, muhalifler güç kazandı.

 

*

Bu sırada bir süredir Erdoğan, kendisine ait bir hava savunma sistemi kurmak istiyor!

Argümanını; Türkiye’nin  acilen hava savunma sistemine ihtiyacı olduğu,

NATO üyesi olarak öncelikle ittifak içerisinde bu ihtiyacın giderilmesine çalışılmasına rağmen bunun mümkün olmaması üzerine farklı arayışlara gidildiği tezi oluşturuyor.

 

*

Bu gerekçe ne askeri bir gereklilik arz ediyor ne de ittifak ahlakına uyuyor.

Aslında Erdoğan’ın  ” İslamcı ve yeniOsmanlıcı ” vizyonu, Batı düşmanlığı ve NATO ittifakının yadsınması olarak görülüyor.

Çünkü Erdoğan’ın davasında Türkiye’nin silahlanmasının aslında İslam Birliğine yazdığı kabul ediliyor.

Hem yandaşların silah teknolojisinin ilişkili olduğu bilim dallarında kopya bilgiyle gelişmeleri hedefleniyor,

Hem de İslamcılık davası  caydırıcı bir güce sahip oluyor…

 

*

Bu yüzden Erdoğan’ın NATO’dan bağımsız olma kararı engel tanımıyor.

Bakar mısınız!  Rusya’dan satın alınan  S-400 hava savunma sistemi ile  Türkiye’yi potansiyel bir ABD saldırısından korumak  amaçlanıyor!

Ama bu Türkiye’nin  “batı ” silahlarına erişiminin sona erdiği anlamına geliyor.

 

*

Nitekim Washington’da Dışişleri Bakanı M.Çavuşoğlu, “S 400 bitmiş bir anlaşmadır” diyor!.

Almanya, S-400 sorunu çıkmadan önce bile yeni bir Türk tankının üretimi için işbirliğini,

İşte şimdi ABD, tüm F-35 avcı uçağı teslimatlarını ve Türkiye’ye yönelik eğitimi durdurmuş bulunuyor…

 

*

Bu sırada Orta Doğu’da barışı hedefleyen İsrail- Filistin arasında,

ABD’ nin öngördüğü Yüzyılın Anlaşması’nın detayları da ortaya çıkıyor.

Kudüs ve Golan Tepeleri’nin İsrail’e bırakılacağı,

Haşimi Krallığının Amman’dan idaresi altında başkenti Doğu Kudüs olan Filistin ile Ürdün Konfederal Devleti’nin,

Kuzey ve kuzeydoğu Suriye’de ABD, Rusya, Fransa ve İngiltere’nin Kürt nüfuzu üzerinden oluşturacağı petrol şirketleri devletiyle federal Suriye’nin kurulacağı,

Orta Doğu yeni baştan şekillenirken,

Türkiye’yi  Batı ile olan  uyumunun belirleyeceği konuşuluyor.

 

*

Öte yanda hâlâ Türkiye destekli İslamcı Cihad örgütleri Suriye’de İdlib eyaletini elinde tutuyor.

Erdoğan onları “ılımlı isyancılara” dönüştürmeye çalıştı ama başaramadı.

Rusya Türkiye’yi daha aktif olmaya ve daha yaygın Türk- Rus devriyeleri yapmaya zorluyor.

Ne ki, bu bazı İslamcı Cihad örgütlerinin  Türkiye’yi düşman olarak görmeye başlamasına yol açmıştır.

Rusya bu sorunu yoğunlaştırmak için mümkün olan her şeyi yapmayı ve Türkiye’yi artık sorunu çözmeye çağırıyor.

 

*

Bu noktada  NATO müttefikleri tarafından reddedilen bir ülke olarak Türkiye’nin,

Rusya tarafından Suriye konusundaki tavsiyelerine uymaya ikna edilmesinin daha kolay olacağı düşünülüyor!

Dolayısıyla İdlib cephesindeki dinamiklerin pek yakında değişeceği öngörülüyor …

 

4.4.2019

AHMET KILIÇASLAN AYTAR