Ahmet Kılıçaslan Aytar; KORONAVİRÜS VE İKLİM
KORONAVİRÜS VE İKLİM
Enerji analistleri, iklim değişikliğine ilişkin artan uluslararası kaygının,
Küresel enerji girişiminin büyük bir yeniden yapılandırılmasıyla sonuçlanacağını varsaydılar.
Fosil yakıtlar yenilenebilir enerji kaynakları tarafından üstlenilecekken,
Petrol, gaz ve kömür küresel enerji denkleminde giderek marjinal bir rol oynayacaktı…
*
Uluslararası Enerji Ajansı, 2019’da Dünya Enerji Görünümünün 2040 yılına kadar,
Gezegenin bir numaralı enerji ve kömür kaynağının yakıt karışımından büyük ölçüde yok olacağını,
Böylece yenilenebilir enerjilerin petrolün yerini alacağını tahmin etti.
*
Ancak koronavirüs salgınının bir sonucu olarak,
Şimdi bir kozmik geçişin gerçekleşmesi için artık 20 yıl daha beklemek zorunda kalınmayabilinir…
Uluslararası Enerji Ajansının en iyimser senaryosunda en az yirmi yıl sürmesi beklenen şey,
Koronavirüs etkisiyle dünya enerji denklemini yeniden şekillendirmesi sadece birkaç yıl alabilir.
*
Yakıt kullanımı ekonomik faaliyetlerle yakından uyumludur.
Koronavirüs dünya ekonomisinin çoğunu kapatmıştır.
Başa çıkma mekanizmaları -sosyal uzaklaşma ve evde kalma gereklilikleri- enerji tüketimi üzerinde,
Büyük etkilere sahip olduğundan,
Enerji denklemi kolayca yeniden şekillendirilebilir.
*
Nitekim bugünlerde aktivistler ve politikacılar sıkça büyük sonuçları olan şu soruyu soruyor.
Bir yıl sonra post-koronavirüs dünyasında küresel ısınmayı yavaşlatma savaşı hangi düzeyde olacak?
*
Bazıları koronovirüs salgınının, hükümetleri iklim değişikliği ile savaşmaya teşvik ettiğinden yanadır.
Bazıları da küresel ekonominin canlandırılma acelesinin iklim sorununu uluslararası gündemden düşüreceğinden yana…
*
İyimserler, salgın ve iklim değişikliği ile birlikte mücadele etmenin;
“Yenilik ve bilim ile dünyanın birlikte çalışması” anlamında olduğunu söylüyor.
Koronavirüs insan hayatını aniden dönüştürürken,
Herkese iyi her türlü hasletin ve yaşamla ilgili unsurlara saygının erdemini göstermiştir.
Bu yüzden politika yapıcılar gelecekteki riskler karşısında daha ihtiyatlı olmak zorundadır, deniliyor…
*
İyimserlere göre politika yapıcılar;
Giderek uzmanların uyarılarına inanmaya daha meyilli,
Ve en kötünün asla gerçekleşmeyeceğini hayal etmeye daha az meyilli bir kimliğe bürünmektedir….
*
Üstelik kriz zamanlarında hükümetlerin insan sağlığı ve güvenliğini sürdürmede kritik merkezi role sahip olduğu da görülmüştür..
Hükümetlerin de insan hayatında bu yeni hakimiyeti kabul etmesi,
Bu paralelde ulusal ve küresel ekonomileri de daha sürdürülebilir bir ayak izine kaydırmaları gerektiğine inanılıyor.
*
Toplumun da hükümetlerini:
İster kilitlemeleri zorunlu kılsın, ister sıfır emisyona doğru agresif bir şekilde hareket etsin,
Ortak çıkarlar için kararlı davranma gücüyle nihai görevini yapması beklentisinde olması gerekiyor.
*
Bu noktada; Oslo Uluslararası İklim Araştırmaları Merkezi,
Mevcut kapanma sırasında kirliliğin önemli ölçüde azaldığını,
İyi bir planlama ile 2020’nin küresel emisyonlar için en iyi yıl olabileceğini öngörüyor.
*
Ama kötümser bir anlatı da var:
Kötümserler kısa vadede kapatmanın çevresel faydalarını düşünmeye karşı uyarıyor!
Çünkü, emisyonlardaki azalmanın çok kısa ömürlü olacağı düşünülüyor.
Mesela, “Çin’de, kömürle çalışan birçok elektrik santrali kapandığı için Şubat’ta karbondioksit emisyonları yaklaşık yüzde 25 düştü,
Ama Mart sonuna kadar normale döndü” örneği veriliyor..
*
Kötümserler, 2020’de muhtemelen karbondioksit emisyonlarındaki düşüşün çok küçük olacağına,
Ama gezegenin termostatı olan atmosferik karbondioksit konsantrasyonlarının yükseleceğini öngörüyor,
İklim ile mücadele edilirken koronavirüs salgınının zaman alacağına dikkat çekiliyor..
*
Hükümet ve bankacıların siyasi olarak ekonomik büyümeyi başlatmak için,
Kısa vadeli alacakları umutsuz önlemlerin milliyetçiliği teşvik edeceği,
Bu yüzden ekonomik uyarıcıların,
Yoğun bir biçimde fosil yakıt endüstrilerini destekleyecekleri,
Ve yağmur ormanları gibi doğal kaynakları aramaya yeşil ışık yakacakları vurgulanıyor.
*
“Virüs ekonomik bir kriz yarattı.
İnsanlar gelecek nesiller için para ödemeye daha az istekli olacaktır” deniliyor.
Üstelik bu kötümser anlatı, aynı zamanda çevresel standartları ortadan kaldırarak,
Ya da zorunlu kılmayı reddederek bürokrasi ile mücadeleye hazırlanıyor.
*
Bu noktada ABD Çevre Koruma Ajansı,
Salgın sırasında sanayiye yardım etmek için yürütme faaliyetlerinin çoğunu askıya aldığını duyurdu
Kongre’nin 2,2 trilyon dolarlık teşvik paketini, ülkenin kömür endüstrisinde bir kurtarma planına batırmaktan kaçındı.
2008 ekonomik krizi ardından Başkan Obama, yeşil yatırım ve daha sıkı çevre düzenlemesi için teşviklerle dolu bir teşvik paketi sunmuştu.
Fakat şimdi ABD politikası farklıdır.
İklim eylemi adına ihtiyaç duyulan bir ekonomik kurtarma paketi hazırlamayı savunulamaz görüyor.
Aktivistler öfkelidir ve çevre koşullarını kurtarmak için baskıyı arttıracaklardır…
*
Çin’de Merkez Komitesi’nin kabul ettiği ekonomik paket herhangi bir iklim veya çevresel düzenlemeden bahsetmiyor.
Son haftalarda, kömürle çalışan yeni elektrik santrallerine verilen onaylarda artış oldu.
Tek iyi haber, güneş panelleri üretiminde bir patlama olduğudur..
Çin’in GCL Systems şirketi, her yıl mevcut küresel pazarın yarısı olan 60 gigawatt üretecek kadar panel üretebilen bir tesisi projelendirdi.
*
Avrupa’da daha fazla iyimserlik var.
İngiliz aktivistleri, ortak insanlık için paylaşılan kırılganlıkta,
Doğal dünyayla daha yakın ve uyum içinde yeni bir enternasyonalizm yaratmanın,
Çok daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir ekonomiye geçmenin hazırlığındadır.
*
Avrupa Birliği ise virüs salgını nedeniyle hazırladığı ekonomik teşvik paketinin;
Bütün üye ülkelerde 2050′ ye kadar karbon-nötr hale getirmeyi hedefleyen,
Yeşil Anlaşma politikasına uygun olacağını açıkladı.
Ancak hemen itirazlar geldi..
Çek Başbakanı A. Babis, Yeşil Anlaşma’nın virüsle savaşmaya konsantre olmak için terk edilmesini istedi;
Polonya hükümeti, AB’nin büyük karbon emisyonlarını cezalandıran emisyon ticaret planının kaldırılması gerektiğini söyledi.
Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği planlanan karbondioksit emisyonu performans hedeflerinde erteleme çağrısında bulundu .
*
Türkiye Paris İklim Anlaşması’nı imzalayarak taahhütte bulunan ülkelerden biridir ama anlaşmayı henüz TBMM’den geçirmedi.
Bu anlaşma ile Türkiye 2030 için sera gazı salınımlarını en az yüzde 21 oranında azaltma taahhüttünde bulundu..
Ancak Türkiye’nin son dönemde içerdiği yüksek karbon nedeniyle sera gazı salınımı yüksek olan kömüre dayalı enerji politikalarına yönelik yatırımlarını artırması,
Bu taahhüdü gerçekleştirme ihtimalinin sorgulanmasına neden oldu..
Üstelik kömürün değeri, çıkartılmasından taşınmasına ve yakılmasına kadar,
Her süreçte yol açtığı sorunlarla birlikte ele alındığında güneş ve rüzgar ile kıyaslandığında daha yüksek değildir.
Ayrıca kömürün hem çalışan sağlığı hem de çevre sağlığı açısından maliyeti çok yüksektir.
*
Ancak Türkiye yenilenebilir enerji yatırımlarını da arttırdı.
Bugün elektrikteki kurulu gücün yüzde 7.7 si rüzgar, yüzde 5.5′ i ise güneşten sağlanıyor
Ama hedefe ulaşılması için 2050’ye kadar kömür kaynaklı elektrik üretiminin sonlandırılması gerekiyor…
*
Bazı piyasa analistleri de koronavirüs şokunun,
Eski enerji politikalarını tarihin çöplüğüne sevk etmek için gereken şey olduğunu savunuyor.
Petrol fiyatlarının Mart’ta 18 yılın en düşük seviyesine düştüğüne işaretle,
Yılın ilerleyen dönemlerinde ekonomiler yükseldikçe düşük fiyatların talepte artış sağlayacağını,
Ancak düşük fiyatların birçok kuyuyu verimsiz kılacağını,
Yeni petrol ve gaz alanlarına yatırım yapmanın kârının olmayacağını savunuyor.
*
Ancak küresel salgın felaketinin derinliklerinde,
Gelecek on yılların enerji manzarası hakkında ayrıntılı tahminler yapmak için henüz çok erkendir..
Bununla birlikte, hâlâ devam eden salgının,
Dünyanın enerji tüketme biçiminde dramatik değişimleri zorladığı,
Üstelik bu değişikliklerin çoğunun virüs evcilleştirildikten çok sonra bile devam edeceği görülmektedir..
Koronavirüs insan için ölümcül, ekonomi için yıkıcı olduğunu kanıtlamıştır.
Acaba yaklaşmakta olan küresel iklim felaketini önlemekte bir yarar sağlayabilir mi?
1. 5. 2020