Ahmet Kılıçaslan Aytar, İDLİB’ten SONRA KURTULUŞ

İDLİB’ TEN SONRA KURTULUŞ

Suriye Ordusu’nun Doğu Halep’i kurtarması, Türkiye ve Katar’ın cihatçıları desteklemeye son vermeleriyle mümkün oldu.

Bu ülkeler, cihatçı militanlar Doğu Halep’i 2012’de istila edip yağmaladığında,cinayetlerini gerçekleştirdiğinde,

Bunları Devlet Başkanı B.Esad’ın yaptırdığını iddia ediyor, vahşeti meşrulaştırıyorlardı…

*

Aralık’ta Rusya, en büyük petrol şirketi Rosneft’in yüzde 19.5’lik hissesini İngiltere-İsviçre ortaklığında Glencore ve Katar devlet fonundan oluşan konsorsiyuma sattı.

İki büyük gaz ihracatçısı enerji politikalarını ayrılmayacak şekilde birleştirirken,

Katar yolundan döndü ve Rusya’nın müttefiklerinden biri haline geldi.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise ABD’nin Esad’a karşı İslamcı isyanı destekleme stratejisinin yenilgiye doğru gittiğini,

Giderek Batılı müttefiklerin her birinin kendi stratejik çıkarları peşinde koşmak üzere aralarındaki rekabetin derinleştiğini gördü.

ABD’nin Suriye Kürtlerini Türkiye’nin endişelerine yeğ tutmasından rahatsızdı.

Oyununu Halep’teki savaşta kazanan tarafın tüm başarıların sahibi olacağı bir konuma kurdu.

Ağustos’ta Rusya Devlet Başkanı V.Putin’e müttefik oldu.

*

Şimdi Halep’teki tahliyelerin tamamlanmasından sonra Suriye’de meydana gelebilecek gelişmelerin bazı hatları görülmeye başlamıştır.

Rusya, Türkiye ve İran’ın ortak çabalarıyla İdlib ve ülkenin Kuzey-Batısının tamamının ve Şam’a yakın bölgelerin kurtarılması, sonra  IŞİD’le mücadele konusunda ABD ile bir etkileşimin sağlanması, böylece de savaş alanında kırılmanın olması öngörülüyor…

*

İdlib, El Nusra Cephesi ile Ahraru’ş Şam’ın işgalindedir.

ABD, El Nusra Cephesini 2012’de terör örgütü listesine almıştır ama genel olarak terörle mücadelesini Nusra Cephesi’ne karşı değil İŞİD’le yapmaktadır.

Rusya, Nusra’nın hedef alınması halinin savaşın ana damarlarından birinin kesilmesi olarak değerlendiriyor: o yüzden ABD’yi iki yüzlülükle itham ediyor.

*

Şimdi İdlib’e; ateşkesle Halep’ten, Şam, Hama ve Humus’tan çıkartılan muhalif gruplar takviye ediliyor.

Türkiye’nin bugüne kadar desteklediği El Nusra Cephesi ile Ahraru’ş Şam örgütünü, Rusya’nın tercihi yönünde Halep’ten sonra İdlib’te de satmasına kesin gözle bakılıyor

*

İdlib, Şam-Halep otoyolu ile Halep-Lazkiye hattı üzerindedir.

Türkiye’nin Hatay sınırından gelen lojistik desteğin sağlandığı güzergâhı tutuyor.

Terör örgütlerinin dünyayla bağlantısı da bu hat üzerinden sağlanıyor.

İdlib’in kurtarılması, güneyde Hama vilayetine baskıyı artıracaktır.

İdlib üzerinden Lazkiye’ye yönelik saldırılar sona erecektir.

Rusya’nın Lazkiye yakınındaki Hmeymim üssü de İdlib’teki örgütlerin atış menzilindedir.

*

Bu sırada ABD Savunma Bakanlığı’nın 2017 bütçe tasarısı Senato’da kabul edilmiş ve Beyaz Saray’a gönderilmiştir.

Tasarıya sonradan eklenen bir madde, belli koşullara bağlı olmak kaydıyla Suriye’deki muhaliflere taşınabilir hava savunma füzeleri (MANPAD) verilmesinin önünü açıyor.

Rusya, ABD’nin Suriye’deki müttefiklerine silah tedarik etmesinin düşmanca bir adım olduğunu,  bu hamlenin Rus ordusunu ve Suriye’deki diplomatik temsilcilikleri tehdit ettiğini ihtar ediyor.

*

Halbuki, daha Kasım’da Güney Suriye’de ABD destekli Ensar el-İslam Cephesi’ne “manpad” denilen SA-7 Strela-2 omuzdan atılan karadan havaya füzeler verilmiştir.

O zaman Manpad’lerin sevkiyatı emrinin Başkan Obama tarafından mı yoksa CIA, Pentagon ya da ABD ordu-istihbarat aygıtı içindeki bir hizip tarafından mı verildiği anlaşılmamıştı.

Trump yönetimi göreve başlamadan önce Suriye’de yeni fiili durum tasarlandığı ortadaydı…

*

Aslında ABD’nin Suriye’deki savaşı tırmandırmaya yönelik baskıları;

D.Trump’ın 11 Kasım’da Wall Street Journal’a verdiği, “o insanların kimler olduğu konusunda hiçbir fikrimiz yok” diyerek CIA ile Pentagon’un Suriye’deki ılımlı muhalifleri silahlandırmayı amaçlayan operasyonları sorguladığı röportajdan bu yana artmıştır.

Trump açıklamasında,Suriye konusunda birçok insanın tersi bir düşünceye sahip olduğunu söylemiş ve “Benim tavrım şu: Suriye ile savaşıyoruz, Suriye IŞİD ile savaşıyor ve IŞİD’den kurtulmak zorundayız. Şimdi Rusya bütünüyle Suriye’nin yanında ve bizim sayemizde güçlenen İran artık Suriye ile müttefik ” demişti…

*

Bu açıklama, ABD’nin Ortadoğu ve daha geniş anlamda Avrasya üzerindeki egemenliğini askeri açıdan ileri sürme yöneliminde olan ve Rusya ile tırmanan bir cepheleşme stratejisine bağlı olan baskın kesimleri harekete geçirdi.

New York Times, Trump’ı “Putin’in savunucusu” gibi davranmakla suçladı.

“Trump, Kremlin’i eleştirmeyi reddettiği için Obama’nın makamdan ayrılmadan önce Rusya’nın nasıl cezalandırılacağını çözmesi önemli “dediği bir başyazı ile tepki gösterdi.

*

Şimdi Suriye’ye ABD destekli  ılımlı-ılımsız güçlerin Rus savaş uçaklarını düşürmesi ve çok daha geniş ve tehlikeli bir çatışmayı tetiklemesi olasılığını arttıracak şekilde karadan havaya atılan füzeler gönderilmesi bu cezalandırmanın bir parçası olarak görülüyor.

*

Uluslararası hukuka aykırı olarak Suriye’deki savaşa bu silahların dahil edilmesi,

ABD’nin demokrat egemenlerinin Suriye’deki rejim değişikliği operasyonunda karşı karşıya olduğu bozgun üzerine artan çaresizliğin belirtisidir.

*

Artan histeriler ve hezeyenlar, ABD’nin BM temsilcisi Samantha Power’ın bir konuşmasında en mükemmel ifadesini bulmuştur.

Power, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soruşturulan ABD destekli muhaliflerin işledikleri savaş suçlarından ya da bu uluslararası mahkemenin ABD ordusu ile CIA’in dünyanın dört bir yanındaki karanlık merkezlerde on yıllardır yaptıkları işkenceyi incelediğine ilişkin haberlerden hiç söz açmıyor.

Ya? Power, sivillere saldırmış ya da Suriye cezaevlerinde işkence yönetmiş olduğu iddia edilen bir kaç Suriye ordusu komutanının adını sayıyor ve “Bu tür saldırıların arkasında olanlar, uluslararası toplum içindeki bizlerin, onların eylemlerini izlediğimizi, onların suistimallerini belgelediğimizi ve bir gün sorumlu tutulacaklarını bilmeliler ” uyarısında bulunuyor.

*

Power konuşurken, ABD savaş uçaklarının Suriye’nin kuzeydoğusundaki Salhiyeh köyünde bulunan bir pamuk fabrikasını vurduğu, aralarında çocukların da olduğu 10 kişiyi öldürdüğü haberi Genel Kurul salonunda konuşuluyordu…

*

Bugün Amerikalılar, medya ve siyaset kurumunun savaşın önünü açmayı amaçlayan şiddetli bir propaganda ateşine tabi tutuluyor…

NATO’nun hizmetindeki cihatçıların işgalinde Suriye’nin kurtuluşunun;

Mayıs 2015’ten beri Brüksel NATO merkezinde bir daimi temsilciliğe sahip olan Katar ve Türkiye üzerinden Atlantik İttifakının üyeleriyle alttan alta başlayan müzakerelere bağlı olacağı anlaşılıyor…

29.12.2

AHMET KILIÇASLAN AYTAR