Ahmet Kılıçaslan Aytar; Cumhuriyet doğruya doğru tek yoldur.

CUMHURİYETÇİLİĞİMİZ

Yeni bir 29 Ekim!
Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Biz büyük bir devrim yaptık. Ülkeyi bir çağdan alıp yeni bir çağa götürdük” ifadesinde işaret ettiği,
Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlık ve çağdaşlaşma hedefinde toplumsal gelişmesinin 93. yıldönümü…

*
Atatürk aynı paragrafta cumhuriyeti o günden bu güne getirenlere;
“Birçok eski kurumu yıktık. Bunların binlerce taraftarı vardır. Fırsat beklediklerini unutmamak gerekir. Ulusun ve devrimin içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için bütün ulusalcı ve cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması gerekir” ifadesiyle dikkat çekiyor.

*
Cumhuriyetçileri;
Cumhuriyetçi idrak, felsefe, anlayış ve kültür bileşenleriyle hedeflenen gelişim, yenilik ve değişime karşı geliştirilen çağdışı akıl ve bilimle konulan tavıra karşı uyarıyor.
“Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir ki, her faydalı ve her yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar. Buna bizim dilimizde irtica denir. İşte bu irticanın imhası için gerekli tedbirleri evvelden almış olmak lazımdır” diyor…

*
Aksi taktirde;
“Uygarlık yolunda başarılı olmak yenileşmeye bağlıdır. Uygarlığın buluşları, teknik harikaları, dünyayı değişmeden değişmeye uğrattığı bir dönemde yüzyıllık köhne düşüncelerle, mazi-severlikle varlığı koruyup, sürdürmek olasılığı yoktur” tembihinde bulunuyor…

*
Fakat heyhat!
Nasçılığa karşı lâik hayatın gerçeği ve onun zorunluluklarından oluşan temel ilkelere dayanan,
Kadın haklarını güvenceye alan,
Karşı devrimci hareketlerin bertaraf edilmesini sağlayan ve uygar milletlerin ölçütlerini esas kabul eden yapısına rağmen,
Türkiye Cumhuriyeti, 93. yıldönümünde gelişmiş ülke olmayı belirleyen;
Uzun ve sağlıklı yaşam, bilgi ve ölçünlü yaşam düzeyi kriterlerinden geliştirilen İnsani Gelişim Endeksinde dünyanın 162 ülkesi arasında 84. sıradadır…

*
Bu esasta Türkiye;
ABD’nin küresel güvenliği destekleyen askeri üstünlüğünün sürdürülmesi,
Daha güçlü ve güvenli bir dünyaya ulaşmak için küresel liderliğe ilişkin bir strateji izlenmesi gerektiğini belirleyen,
Ulusal Güvenlik Stratejisi doğrultusunda;
İslam coğrafyasının siyasi, hukukî, ekonomik, kültür ve güvenlik boyutlarına dönüştürülmesi konseptine,
Panislamcı ve yeniOsmanlıcı iktidarın verdiği işbirliği bileşkesinde ağır bir dönüşüme zorlanıyor…

*
Cumhuriyet devleti ve lâik organizasyonu;
Ordu ve polis gücüyle pekiştirmiş otoriter bir yönetim liderliğinde,
En fenası ılımlı İslamcı bir ülke algısında,
Cemaleddin Afgani, Seyyid Kutub, Muhammed İkbal, Saidi Nursi, Fethullah Gülen vb. izinde,
Tarikatların, cemaatler, dini örgütler, islamcı sermaye yapısının yarattığı değerlerle,
Bir ulustan bir ümmete dönüştürülerek Batı medeniyetine entegre edilmeye götürülüyor.
Ümmeti oluşturanlar sermaye ya da emekleri ölçütünde iş ve aş’ın ortaklarıdır.
Güya Türkiye’den İslam coğrafyasına ardından dünya liderliğine genişleyeceklerdir…

*
Üstelik, Cumhuriyetin Atatürkçü idrak, felsefe, anlayış ve kültür bileşenleri tek tipçi zihniyet olarak dışlanıyor.
Yerine SEÇSİS sisteminden çalınan derinliksiz bir milli irade anlayışıyla hem dinci hem etnik milliyetçilik kaşınıyor.
Türkiye’nin tamamını kontrol eden Başmuhtar, yürüttüğü politikalarla Kürt milliyetçilerinin umutlanmasına ardından babalanmasına neden olmuştur.
Etnik Milliyetçiler kapitalist modernite tarafından yok edilmemek için yerleşik konuma oturtmak istedikleri kimliklerine özgürlük peşindedir.
Konfederal Anayasa, ulus, vatan ve siyaset isteniyor…
Din milliyetçiliği, Etnik milliyetçilik üzerinde yoğun askeri, polisiye, hukukî, ekonomik,kültürel, dini tahrik ve baskılarla çatışmacı bir mücadele veriyor.
Gündem dincilik ve etnikçiliğin yokedici doğasıyla belirleniyor…

*
Büyük Atatürk bu kargaşaya da ışık tutuyor;
“Bizi öldürmedikçe, kafalarımızda ki akımı boğmadıkça, başladığımız devrim ve yenilikler bir an bile durmayacaktır.
Bizden sonraki dönemlerde de böyle olacaktır”diyor…

*
Nitekim Batı Medeniyeti’de; akla, bilime ve vicdan, düşünce özgürlüğü esasına dayanan İslam dini’nin,
“Ilımlı İslamcılığa”a yöneltilince taassuba dayalı toplumları oluşturduğunu,
Taassubun, toplumları müslümanlığın gerçeğinden kopardığını,
Çok sayıda insanın Batı’nın İslam’a ve peygamberine vurmak için alanlar açtığına inanmasına ve tepki göstermesine,
Faziletin yok olmasına ve şirazenin bozulmasına yol açtığını görmüştür.
İşte, İslamcı ideolojiye karşı savaş açılmıştır…

*
Cumhuriyetin 93.yıldönümünde,
Herşey boş bir çabayla nasçılığa ve etnik bölücülüğe döndürülmeye çalışılsa da,
Türk yurdunda yaşayanlar İnsani Gelişim Endeksinde çok geride de olsalar,
Mutlaka bizler yaşadıkça umudlarımız umutsuzlukları olacaktır…

*
Çünkü “Cumhuriyet doğruya doğru tek yoldur.”
O yüzden “Cumhuriyet Fazilettir.”
Yaşasın Cumhuriyet…
Yaşasın Cumhuriyetçiler…

28.10.2016

AHMET KILIÇASLAN AYTAR