Ahmet Kılıçaslan Aytar; Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde..

 

BÖYLE GECENİN HAYR UMULUR MU SEHERİNDE

Cumhurbaşkanı, 10.Balkan Ülkeleri Genelkurmay Başkanları Konferansında,

“Bizim DAEŞ ile yaptığımız mücadeleyi dünyada hiçbir ülke yapmıyor.

Bu mücadeleyi veren bir ülke nasıl DAEŞ’e destek verir?

Böyle bir anlayış olabilir mi, böyle bir yaklaşım olabilir mi?

Türkiye’nin DAEŞ’e yardım eden ülke olarak göstermesi alçaklıktır” diyor.

*

Başkomutan, Genelkurmay başkanlarını  “Kör, âlemi sersem sanıyor.”

Halbuki ABD Savunma Bakanlığı İstihbarat Ajansı raporları çoktan deşifre olmuştur.

ABD ve müttefiklerinin Suriye’de Beşar Esad rejimini devirmek için bilinçli olarak DAEŞ’i desteklediklerini,

Savunma Bakanlığı’nın 2012’den beri DAEŞ terör örgütünün yapılanmasında işin içinde olduğunu dünya biliyor.

*

Raporlara göre herşey Suriye’nin İsrail’e karşı direniş cephesinin en ön saflarında yer alması, ABD ve İsrail için tehdit unsuru olması noktasında başlamıştı.

ABD, 2011’den önce Suriye devletine darbe indirmeye çalışmış ve her defasında başarısız olmuştu.

2011’de ABD ve İsrail, Suriye’de halkı desteklemek bahanesiyle bu kez içeriden Esad yönetimine zorluklar çıkarmaya başladı.

Bir taraftan da Türkiye’nin yanı sıra Ürdün,Katar ve Suudi Arabistan vasıtasıyla El Kaide terör güçleri koordine ediliyordu.

ABD; Suudi Arabistan, Ürdün,Katar ve Türkiye gibi bölge müttefikleri ile dünyanın dört bir yanından teröristleri Suriye topraklarına sızdırmaya ve onları askeri teçhizat, silah ve para ile desteklemeye başladı.

Öyle ki, Türkiye toprakları ve sınırları teröristlerin cirit attığı ve Suriye’ye rahatça geçilen bir alana dönüştü…

*

Nitekim Rusya, Türkiye’nin Suriye’de DAEŞ’in kontrolü altında bulunan bölgelere yasadışı yollardan silah ve mühimmat gönderdiğine ilişkin belgeleri, BM Güvenlik Konseyi’ne sunmuştur.

Başkomutan’ın Suriye’de yaşanmakta olan insani durumu ahlâksız bir ticarete dönüştürdüğünün belgelerini de…

Belgelerde, “Türkiye, DAEŞ’in ana silah ve askeri teknoloji tedarikçisi durumunda.

Bu amaç doğrultusunda yasadışı örgütleri kullanan Türkiye’de tüm bu organizasyonu idare eden Milli İstihbarat Teşkilatı’dır.

Sevkiyat, insani yardım konvoylarıyla gerçekleştiriliyor” deniliyor…

Çalıntı petrol, çalıntı eski eser kaçakçılıkları ve kara para trafiği de örnekleniyor.

*

Yoksa koca Rusya paranoya mı yaşıyor?

Peki ama Başkomutan halâ neden, Ziya Paşa’nın “Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma/ Zer-dûz palan ursan eşek yine eşektir” dizesini haklı çıkarıyor?

*

Çünkü, şimdilerde uluslararası camia  ‘bekle gör’ politikası izliyor.

2017’de ABD’de yeni Başkan’ın izleyeceği siyaset bekleniyor.

Ama yeni bir Suriye görüntüsü ortasında, muhtemelen karakteri ABD seçimlerinin hemen sonrasına kadar açığa vurulmayacak olan genişletilmiş bir kara savaşı yönünde,

Hatta Doğu Avrupa’da, Güney Çin Denizi’nde ve Avrasya genelinde büyüyecek bir III.Dünya Savaşı tehdidini ortaya çıkaran,

Savaş hazırlıkları devam ediyor…

*

Rusya, Suriye’de yeniden hava operasyonlarının, ABD ve müttefikleri tarafından saldırganlık olarak nitelendirilmesinden kaçınıyor.

Yaptığı ateşkes anlaşmasına bağlı kalmaya çabalıyor ve hava bombardımanı dönemine geri dönmek istemiyor.

Hava desteği olmadan Suriye ordusu, İran ve Hizbullah açık alanda ve kırsalda asker bulundurmuyor.

Şam ve Tahran cephede kuvvetlerini konuşlandırma planlarını yeniden tanzim ederken,

Fırsattan istifade cihatçı ılımlı koalisyon, saldırıları ile  Suriye sürecinde ön almaya çalışıyor.

 

*

Bu görüntü, ABD’nin bölge müttefikleri olan Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye ile El Kaide gruplarının da Rusya’nın diplomasi karşısında kaybettiğini düşünmesine ve inisiyatif almasına neden oluyor.

ABD ve müttefikleri yeni ABD Başkanı’nın seçilmesinin beklenileceği gelecek 7 ay boyunca, silahlı gruplara para ve silah yardımı yapmaya devam edeceklerini bildiriyor.

*

Kabaran hiddet ve şiddet duyguları, şimdi savaşın büyük bir kısmını yok ettiği kentin enkazı arasında yaşayan yaklaşık 250 bin sivilin kuşatma koşulları altında kapana kısıldığı Halep’e odaklanmıştır.

Washington, Irak’a ek 200 ABD kara askeri gönderileceğini ilan etmiştir,ardından en az 250 ABD özel kuvvet askerinin de Suriye’ye konuşlandırılacağını bildiriyor.

ABD komandoları Suriye’de, Avrupa ile Basra Körfezi’ndeki ABD çizgisindeki hükümetlerin daha fazla özel operasyon konuşlanmalarına olanak sağlayacak üsler kurmaya devam ediyor…

*

Bu ve benzeri gelişmeler, ABD yönetimi ve medyasının Rusya’nın Suriye’deki müdahalesine yönelik bitmek bilmeyen suçlamalarına karşın,

Ateşkesin bozulması ve topyekün iç savaşa ve vekil savaşına doğru geri dönüş istemesine meylini gösteriyor.

Çünkü ABD; Rusya ile İran’ın önemli bir bölgesel müttefikini devirip yerine bir Amerikan kuklasını geçirecek şekilde Esad hükümetini yıkma yönündeki uzlaşmaz kararlıllığından vazgeçmiyor…

*

Nitekim ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’nde bunların çok daha kapsamlı bir savaş planındaki yalnızca ilk hamleler olduğu söylüyor.

“Aldığımız sonuçlara ve DAEŞ’in kalıcı yenilgisini hızlandırmaya devam etme arzumuza dayanarak, askeri harekatımızın bir sonraki adımlarını yönetiyoruz.

ABD, Irak ile Suriye’nin ötesinde, Güney ve Güneydoğu Asya, Yemen ve Batı Afrika dahil bir dizi DAEŞ karşıtı operasyona hazırlanıyor” diyor.

Pentagon’un, DAEŞ kamuflajı arkasına Suriye’deki B Planı adı verilen planı sürüklediği anlaşılıyor…

*

Bu noktada ABD’nin ateşkese verdiği desteğin,

Başından beri Washington’ın 2011’de başlattığı rejim değişikliği operasyonunu rayından çıkarmakla tehdit eden Rusya destekli Suriye ve İran güçlerinin,

ABD destekli isyana karşı giderek artan ölçüde sevk edildiği koşullar altında,

ABD güçlerinin yeni bir hamleye hazırlanması için zaman kazanmayı hedefleyen taktik bir manevra olduğu düşüncesini gündeme getiriyor.

*

Ama Rusya yaşanan süreçte;esasen bu ülkede işlenen suçların savaş hukukunun gelişmesini ivmeleyecek doğrultuda kategorize edilmesi,

Bu sistematik hukuk üzerinden BM’de yeni bir dünya statüsünün oluşması talebinde kararlıdır.

Üstelik eski model savaş meraklılarına muhtelif gösterileri de sunmuştur.

Suriye’deki teröristleri hava bombardımanına tabi tutmanın ötesinde,

Kâh Hazar Filosu’na ait gemilerle 1500 km. mesafeden  DAEŞ’e ait hedeflere tam isabetle  Cruise füzeleri göndermiş,

Kâh Akdeniz’de bulunan bir denizaltısından fırlatılan Cruise füzeleriyle Rakka’da DAEŞ’e ait mühimmat depolarını ve petrol altyapısını vurmuş,

Kâh, dünyanın en büyük ve en hızlı süpersonik stratejik bombardıman uçağı Tu-160 jetleri ile Suriye’deki terör hedeflerini bombalamıştır.

Bu silahların herbirine nükleer başlık takılabiliyor…

Başkomutan,”Karadeniz,adeta Rus gölü haline geliyor”diyor…

*

Başkomutan’ı izledikçe, Ziya Paşa’ya hak vermemek mümkün değildir.

Şu dizesine bakınız,”Adem görünen harları âdem mi sanırsın?”diyor.

 

13.5.2016

Ahmet Kılıçaslan Aytar