Ahmet Kılıçaslan Aytar; BARIŞ SAVAŞLARIN SON DÜŞÜNCESİDİR

BARIŞ SAVAŞLARIN SON DÜŞÜNCESİDİR
 
1 Eylül Dünya Barış günüdür.
Ve “Barış” savaşların son düşüncesidir…  
 
*
Suriye ordusu, El Kaide bağlantılı İslamcı milislerin kontrolünde olan İdlib’i geri almaya yönelik bir saldırı başlatmanın eşiğindedir. 
Suriye’de İslamcı milisler, ABD yanlısı uysal bir rejim kurmayı amaçlayan yedi yıllık rejim değişikliği savaşını yürütmek için;
ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar tarafından silahlandırılıp finanse edildiler…   
 
*
Türkiye İdlib’te başroldedir.
Kuzey Kıbrıs’ı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne dönüştürdüğü gibi,
Cerablus ve Afrin’de askeri müdahalelerle ve İdlib’te de-eskalasyon bölgesi sorumluluğu göreviyle;
Kuzey Suriye’yi askeri, ekonomik ve politik olarak usul usul kendine bağlamayı hedefliyor.
 
*
Bu hedefi, Suriye toprak bütünlüğü (!) ve bölgedeki nufusunun artacak olmasıyla sağlanabileceği öngörüsünde bir strateji ile yürütüyor.
Görevi aldığı andan itibaren bölgeye çok sayıda Sünni Arap  taşımış ve  yeni bir demografik yapı oluşturmuştur.
Ama Türkiye’nin esas stratejisi; Osmanlı’nın eski toprakları olan Kuzey Suriye’de ağırlıklı olarak İslam din ve gelenekleri ile uyumlu bir ekonomik ve siyasi düzeni oluşturmaya dayanıyor!
Türkiye üstelik İdlib’i en az 70 bin kişilik milis gücü olan  Özgür Suriye Ordusu, El Kaideci el-Nusra Cephesi, Ahrar al-Şam, Failaq el-Şam’dan sonra kendisine Hayet Tahrir el-Şam (HTS) adını veren  terör örgütü ile birlikte yönetiyor.
Türk hükümeti, nihayet sıkıyı gördüğü için 1 Eylül’de HTS’yi terör listesine almış bulunuyor…
 
*
Bu noktada Rusya Türkiye’ye şöyle bir plan teklif ediyor:
Türkiye, bölgedeki Suriye Arap Ordusu’nun  İdlib müdahalesine karşı çıkmayacak, Rojava’da Kürtlere özerkliğin  verilmeyeceği bir planı onaylayacaktır.
Moskova’nın bu planı ABD’ den  kismi olarak onay almıştır.
Türkiye’nin İdlib’e hiçbir şekilde müdahalede bulunmayacağı belirtilen teklifte, İdlib’ten kaçacak olan silahlı militanların Türkiye’ye geçmesi Ruslar tarafından engellenecektir… 
Suriye ve Rusya; Kürtlere herhangi bir özerklik verilmeden haklarını  tanıyacak,
Ve İdlib operasyonunun ardından Türkiye Suriye’den çekilecek, Suriye yönetimi ile Ankara normalleşme sürecine girecektir…
 
*
Bu noktada Rusya; Suriye hükümetinin topraklarındaki militanları defetme hakkına sahip olduğunu,
Türkiye İdlib’te yerleştirdiği 3 milyon Suriyeli Sünni Arab ile El Kaideci teröristlerin birbirinden ayrılması için operasyonun bekletilmesini, böylece zaman kazanmayı,    
ABD ise Suriye ve Rusya’nın bu hamlesinin  evlerini terketmeye zorlanarak İdlib’te yerleştirilmiş 3 milyon Suriyeliye acı çektireceği ve tehlikeli bir çatışmayı tırmandıracağını  savunuyor.
Gerilim had safhadadır…
 
*
Bu durumda Moskova ve Ortadoğu’dan gelen haberlere göre ABD ve müttefikleri, Suriye’ye karşı bir büyük saldırı için gerekli unsurları sistematik olarak devreye sokuyor!
ABD’ nin bir saldırıya hazırlandığı yönündeki suçlamalar, Ulusal Güvenlik Danışmanı J.Bolton ile İngiliz ve Fransız yetkililer tarafından yapılan;
Hükümetlerinin Devlet Başkanı B. Esad yönetiminin Suriye İdlib’te herhangi bir şekilde kimyasal silah kullanılmasına karşı misilleme yapacağı uyarılarının ardından geldi.
Esad hükümeti, Batı destekli asiler tarafından ele geçirilmiş toprakları üzerinde yeniden denetim sağlamaya yönelik harekatında kimyasal silah kullanılmadığını bildirdi.
El Kaide bağlantılı milisleri, ABD’ nin askeri saldırılarını kışkırtma amacıyla kimyasal silah olaylarını tezgahlamakla suçladı…
 
*
Zaten Washington’un Rusya ve Çin’e yönelik tehditleri,
Rusya ve Çin’i hedef olarak adlandırdığı ve bir terör savaşı yürütmekte olduğunu bildirdiği,
Ocak’ta ilan ettiği yeni  Ulusal Güvenlik Stratejisinde belirtilmiştir.
ABD; Rusya ve Çin’i kendi liderliğindeki bir dünya düzenini tehdit eden revizyonist güçler olarak nitelendirirken,
Büyük bir güç rekabetini de ulusal güvenliğinin temel odak noktası olarak kabul ediyor!    
 
*
Nitekim nükleer silahlı güçler arasında doğrudan bir çatışma tehlikesini ortaya koyan askeri çatışmaların ve gerginliğin artmasıyla birlikte, 
Avrasya’da NATO, Rusya ve Çin’in düzenlediği savaş oyunları dikkat çekiyor.
II. Dünya Savaşından sonra yapılan bu en büyük tatbikatlar endişe veriyor…
 
*
Bugün 1 Eylül’de Rus Donanması, Akdeniz’de on yıllardır en büyük konuşlandırmasını gerçekleştirmiştir.
Moskova bu bölgede kıtalararası nükleer silahları içeren Tu-160 stratejik bombardıman uçaklarıyla birlikte 25 gemi ve 30 uçaklı  sekiz gün sürecek deniz-hava tatbikatını başlatmıştır.
3 Eylül’de NATO  2bin 300 askeriyle Ukrayna sınırları içinde Rapid Trident 2018 tatbikatına hazırlanıyor.
NATO bu tatbikattan sonra 25 Ekim’den 7 Kasım’a kadar yine Rusya’nın sınırları dibinde Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana en büyük tatbikatını, Trident Juncture 2018′ i yapacaktır.
Bu savaş oyununa, 130 uçak ve 70 savaş gemisi ile birlikte 40 bin asker katılacak, Almanya tatbikatı 8 bin asker, 100 tank ve 2 bin savaş aracı ile destekleyecektir.
11 Eylül’de bu defa  Rusya, Çin ve Moğolistan Trans-Baykal bölgesinde 300 bin asker, bin uçak ve 36 bin araçlık Vostok- 18 tatbikatını başlatacaktır!
 
*
Bu listeye, ABD ve İsrail’in Suriye’de İran’ın askeri hedeflerini vurmak için geliştirdiği plana karşı çıkmak için İran’ın, Suriye ve HAMAS’ın;
Birbirleriyle karşılıklı hava ve askeri koruma sağlamak üzere yaptıkları anlaşmayı da eklemek gerekiyor.
Bu anlaşma çerçevesinde İran Suriye’deki askeri tutumunu derinleştirmeyi,
Herhangi bir saldırı halinde Suriye ve Irak’taki Şii milis güçleri ile Fırat’ın Doğusu’ndaki ABD  ya da İsrail güçlerine misillemede bulunmayı, 
Suriye’deki üslerini güçlendirmeyi öngörüyor.
ABD ise İran’ın bu tehditine karşı bölgede özellikle Tomahawk seyir füzeleri ile hızlı tepki verebilen büyük bir deniz ve hava gücünü hazırlamış bulunuyor.  
 
*
Büyük güçlerin başkentlerinde, halkların bi-haber olduğu devlet ve askeri yetkililer gezegeni tahrip edecek ve milyarları öldürecek savaşlar planlıyor.
Bu tatbikatlar, ABD liderliğinin yıllardır yarattığı çeşitli parlama noktalarında gerginlik yaratıyor.
NATO, Rusya ve Çin arasındaki doğrudan çatışma tehlikesi açıkça tartışılıyor.  
 
*
Yakın bir süre önce Başkan Trump’un “Dünya  ateş ve öfkeyi hiç bu kadar görmedi” diye tehdit ettiği, Doğu Rusya’da sınırları olan,
Kuzey Kore ile yapılan görüşmelere rağmen saldırıları önleyici Güney Kore katılımlı askeri tatbikatların yeniden başlayabileceği uyarıları yapılıyor. 
İşte Suriye’nin İdlib bölgesinde ABD, Fransa, İngiltere ve Türkiye’nin desteklediği İslami Cihad teröristleri “İnsan Haklarına Saygı” postuna  bürünmüştür.
ABD Suriye’de “vurulacak yerler listelendi” açıklaması yaparken,
Rusya “Batılı ortaklarımıza ateşle oynamamaları için güçlü bir uyarı gönderdik” diyor.  
 
*
Dün Doğu Ukrayna’da Rus destekli ayrılıkçı Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin lideri Alexander Zakharchenko bir terör saldırısında  öldürülmüştür. 
Rusya, bu suikastı Kiev’deki NATO destekli Ukrayna rejiminin gerçekleştirdiğini iddia ediyor.
 
Hükümetler  fütursuzca nükleer silahların da dahil olduğu dünya savaşının eşiğine geliyor.
Temel tehlike, kitlelerin risklerin farkında olmamasıdır. 
Ne yazık ki, Moskova ve Pekin politikaları da, ABD’nin emperyalist savaşı yoluna karşı çıkmanın hiçbir yolunu sunmuyor. 
 
2.9.2018
AHMET KILIÇASLAN AYTAR