Ahmet Kılıçaslan Aytar; AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ VE TÜRKİYE

AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ VE TÜRKİYE
Avrupa Birliği (AB) toplumsal, ekonomik ve siyasal bir dolu sorunla birlikte 25 ve 26 Mayıs’ta parlamento seçimlerine hazırlanıyor.  
Fransa’da Marine Le Pen’in  güçlenmesi, Sarı Yelekliler Hareketi, yabancı düşmanlığının yükselişi, İslam karşıtlığının  daha sık ifade edilmesi, Avrupa’yı endişelendiriyor.
 
*
Doğası liberal olan ve tarihsel kökenleri nedeniyle vizyon sahibi Avrupa orta sınıfı;
Yaşam standartlarının kademeli olarak düşürülmesine yanıt olarak popülist söylemlerin büyüsüne kapılıyor,
Aşırı sağ  ve sol partilerin yükselişinde görülebilecek popülizm ve aşırılığın artması  ürkütücüdür..
Çünkü  bu gelişmelerle giderek uluslararası politikanın disiplini zedeleniyor.
 
*
Yaklaşan AB parlamentosu  seçimlerinde Avrupalılar;
Siyasi  merkezlerin zihinsel bir ayrışmayı teşvik etmek için tasarladığı sahte haber bombardımanı ve Rus yayılmacılığının etkisi altında oy verecektir.
Avrupa’lıların  parlamentoda  temsilcilerini seçmek için demokratik haklarını kullanırlarken,
Liberal demokrasiyi ve Avrupa Birliği’ni eleştiren veya ona karşı olanların siyasi görüşü olan Avrupa Şüpheciliği’ni destekleyen siyasi unsurlara yönelmesi de endişe veriyor. .
 
*
Böyle bir gelişme Avrupa’nın geleceği ve AB’nin istikrarı için kritik bir parametre olacaktır.
Radikal politik unsurlar kendilerini Avrupa ülkelerinde empoze ederlerse;
Avrupa anlatısının zayıflayacağı ve sonuçlarının Avrupa politikasında ve ekonomisinde olumsuzlar oluşturacağı öngörülüyor.
 
*
Avrupa’nın, hizmet ekonomisinden Yapay Zeka ekonomisine geçişi önemli ölçüde gecikmiştir.
AB, Avrupa Merkez Bankası’nın  ekonomik krizle yüzleşmek için seçtiği yöntemler nedeniyle  ABD, Japonya, Hindistan, Çin ve İsrail’in gerisinde kalmıştır.
BREXİT, enerji sektöründeki Rusya’ya asimetrik bağımlılık ve kıtanın hızlı bir şekilde yaşlanması gibi gelişmeler Avrupa refah sistemini oldukça olumsuz etkiliyor.
 
*
AB; bir süre sonra transatlantik beklentilerin geleceğinde önemli bir rol oynama potansiyeli,
Uluslararası bir sistemde gerçek bir siyasi ve ekonomik varlığa dönüşüp dönüşmeyeceği,
Değerinin anlaşılması için aynı rotayı takip edip etmeyeceğine karar vermek zorunda kalacaktır..
Artık ortak çıkarları korumak için Ortaçağ’da Almanya’da  bazı şehirler arasında yapılan ticari ittifaklar, Hansa Birliği gibi para birlikleri geride kalmıştır.
Yakın gelecekte AB’ nin de ekonomik oynaklığa katkıda bulunma olasılığı yükselmelidir.  
 
*
Ayrıca ciddi bir güvenlik açığı ile mücadele edilmelidir.. 
Çünkü Avrupa; İŞİD ve Hay’at Tahrir kül-Şam cihad örgütlerinin Suriye’deki konumlarından çekilmesiyle Avrupa pasaportu taşıyan cihatçıların geri  dönüşünden baskıdadır. 
Batı Avrupa’ya ulaşan cihadçıların burada yeni terörist hücreler oluşturduğu öngörülüyor.
Avrupa’nın güvenlik ağlarını geliştirmek için hükümetler arasında siyasi birliğe ve yakın işbirliğine ihtiyaç duyduğu böyle bir zamanda,
Bir taraftan Schengen Antlaşmasını açıkça sorgulayan duvarların inşa edildiği yeni bir aşamada,
AB’nin  militan İslam’ın tehditlerine karşı yeni bir savunma mekanizmasıyla  şiddeti caydıracak ortak bir gündem oluşturulacaktır.
 
*
Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Kıbrıs Rumları ve İsrail’in  Suriye İç Savaşı sonrası yayılma etkileriyle yüzleşmek için kuracakları bir operasyonel mekanizmanın,
Transatlantik unsurlarla harmanlaması gerekiyor.
 
*
Bu  sırada Doğu Akdeniz’de petrol ve gaz bulan ülkeler hidrokarbonca zengin ekonomiler olmanın heyecanındadır.
Gaz potansiyeli bazı ülkelere  offshore zenginlik vaad ediyor ama bu durum bölgenin kırılgan jeopolitiğini daha da karmaşıklaştırıyor. 
Çünkü bu kaynaklardan yararlanamayan  diğerleri yoksulluk, yolsuzlukla birlikte iç gerilimlerden endişeleniyor…
 
*
İşte bölgenin en eski denizcilik rekabetinde Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkiler gaz politikasından ciddi biçimde etkileniyor.
Türkiye, Kıbrıs Rum tarafının tek taraflı keşif çalışmalarına tahammül etmeyeceğini bildirirken,
Bir yandan Kıbrıs Türk tarafını ayağa kaldırıyor, bir yandan da büyüme hedefleri ve yerel enerji güvenliği ile ilgili kaygılarına Doğu Akdeniz’i “Mavi Vatan” sayıyor.
Kıbrıs Rumları, İsrail, Mısır ve Yunanistan arasında enerji ortaklığı ile artan işbirliği giderek artan bir hızla bölgede yaşanan enerji sorununa duyarlı hale geliyor.
 
*
Bu noktada ABD, Türkiye’nin Kıbrıs adası açıklarında hidrokarbon arama faaliyeti yürütme niyetini beyan etmesinden endişe ettiğini ve çalışmalarına son vermesini istiyor.  
9 Mayıs’ta Romanya’da toplanan AB liderleri, Türkiye’nin Kıbrıs’ın egemen haklarına saygı göstermesi konusunda uyarıda bulunuyor.
Başbakan A. Tsipras, Yunanistan’ın Kıbrıs’ın arkasında durduğunu bildiriyor ve Türkiye’yi provokasyonlardan uzak durmaya çağırıyor.
“Bir Akdeniz barış ve işbirliği bölgesi istiyoruz, uluslararası hukuk ihlalleri yapılan Akdeniz’i değil.
Ve bu bir Rum ve Kıbrıs tavrı değil, bir Avrupa tavrıdır. 
Türkiye Doğu Akdeniz’de doğal gaz aramaya devam etmesi halinde  ekonomik yaptırımlara tabi olacak ” diyor… 
 
*
Doğu Akdeniz ülkeleri, AB ve bölgedeki jeostratejik ve ekonomik gelişmeleri etkiliyor.
Ya Türkiye?
Erdoğan Türkiye’si Müslüman Kardeşler İslamcılığında tüm İslam dünyasının umududur.
Müslüman Kardeşler’i kollayan siyaset artık Türkiye’nin sadece Körfez değil Kuzey Afrika’daki ilişkilerini de etkiliyor.
Libya’da Müslüman Kardeşler ağırlıklı Trablus’taki güçlere destek veriliyor, 
ABD’nin desteklediği ülkenin en büyük askeri gücü  Libya Ulusal Ordusu kumandanı General Khalifa Haftar’ın Tobruk hükümetiyle ters düşülmüştür.
Erdoğan Müslüman Kardeşler kökenli eski cumhurbaşkanı Tarık Haşimi’yi himaye etmesi sonucunda İrak ile arası iyi değildir.
Sudan’la ilişkileri de bir Müslüman Kardeşler dayanışmasıdır. 
 
*
Dünya’da Müslüman Kardeşler ideolojisinden esinle Erdoğan ve çevresinin kutsallaştırdığı fikirler ve metinler üzerinden gelişen”İslamcı İdeoloji”nin,
“İslam Dini”ne meydan okuyuşuyla oluşan “İslamofobi”;
İslam toplumlarında pekiştikten sonra Avrupa toplumlarına da tehlikeler saçıyor, cinayetler ve yıkımlara neden olmasının yarattığı derin bir endişe yaşanıyor.
Bugün İslamcı terörü de yaratan “İslamcı İdeoloji” ye büyük bir savaş açılmıştır.
ABD Müslüman Kardeşler Hareketi’nin  terör örgütü olarak kabul edilmesine yönelik tartışmalardan geçiyor.  
 
*
Halbuki  AB’de bölgesel aktörlerın kaynakların ekonomik ve mali faydalarından yararlanmaları için gerginlikleri arttırmadan eski sorunlara yeni çözümler bulması gerekiyor.
Çok hazin!
Bir dönem öncesi Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki;
Katılım müzakerelerinin askıya alınması önerisinde bulunan kararı, 
Ve Türkiye-AB ilişkilerinin etkin bir ortaklık temelinde yeniden tanımlanması talebinin devredildiği yeni dönemde, 
Yaklaşmakta olan Avrupa parlamento seçimleri büyük önem arzediyor. 
 
 
16. 5. 2019
AHMET KILIÇASLAN AYTAR