Abdullah N. Yılmaz ; ACEP NEDEN ?

ACEP NEDEN?

Bir soru cümlesi bu! Yani,  genel olarak kimi olay ve olguların içeriği daha iyi anlaşılıp kavranılsın ve de gerçekler daha iyi ortaya çıksın diye sorulan soru biçimlerinden biri…

Evet,  merakı da kabartan bir soru örneği bu:

“ACEP NEDEN?”

Mesela, 1 Şubat tarihli Hürriyet Gazetesi’nin ikinci sayfasındaki haberlerden birinin, küçük harflerle yazılan metnindeki haberi şöyle başlıyor:

“Turizm Gelirleri 2016’da yüzde 30 Düşüşle 22 Milyar Dolara Geriledi”

Eh, elbet, millet-memleket hesabına üzücü birşey bu, ama hakikat ve de net. Dahası bu netlik, alttaki satırda ve de bu sefer büyük harflerle:

“10 MİLYON TURİST KAYIP”

Diye de, kahırlanıyor!

Neyse…

Ama, demekki, “2016’da turizm gelirlerimiz  22 milyar dolara geri düşmüş, çünkü bir önceki yıla göre 10 milyon turist  eksik gelmiş, yani “kayıp!”

Mesele bu!

Peki ama  NEDEN kayıp ? Yahut  neden gelmemiş bu velinimet bildiğimiz turist taifesi?

Nedenini, sözünü ettiğimiz haberi kaleme alan gazeteci meslektaşımız Burak COŞAN , hem de daha haber metninin birinci paragrafında, şöyle dile getirmiş, okuyalım:

2016 yılı turizm sektörü için bir hayli zor geçti. Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, PKK ve DEAŞ saldırıları, komşu ülkelerde yaşanan savaş durumu, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve yurtdışında Türkiye üzerine yönetilen  olumsuz algı operasyonları hem turist sayısının hem turizm gelirlerinin düşmesine neden oldu…”

Elbet yüreğimiz daha bir yanıyor şimdi ve  üstelik yanmaya  da devam edecek uzun bir zaman… Ayrıca haberin devamı da var. Gerçi devamında, Türkiye İstatistik Kurumu kaynak gösterilerek, özetle, sadece gelen turistlerin yıl yıl sayılarını veriyor. Ki, taa 2005 yılından başlayarak 2016 yılana kadar -2016 dahil. Dahası bunların hepsi istatistiki görüntülerle de sabit kılınmış. Örneğin, 2015 yılında  gelen turistin sayısı 41,6 milyon ve bıraktığı  döviz  31,4 milyar dolar… 2016 yılında  ise, bu durum, turist sayısı olarak 31,3 milyona ve döviz olarak da 22,1 milyar dolara gerilemiş.

Yani 10 milyon turist eksik ve de bir okadar milyar dolar  da toz…

Peki neden?

Elbet bu  hükümet canibinde sevilir, özlenir bir haber olamaz!  Ve bu nedenle işini bilir(!) gazeteci taife ya bu soy haberi hiç yayımlamaz, ya da hükümeti kusurlu göstermeden idare-i maslahat eyler…

Burada yapıldığı gibi.

Peki, sayın gazeteci meslektaşımız, yukarda birlikte okuduğumuz  ve de  aşağıda yeniden altını kuvvetlice çizeceğimiz “haberinde”  o gerilemenin  nedenlerini hangi olay ve olgulara dayandırıyordu?

PKK ve DEAŞ saldırıları, komşu ülkelerdeki savaşlar,15 Temmuz hain darbe girişimi ve yurtdışında Türkiye üzerine yöneltilen olumsuz algı operasyonları

na değil mi?

Peki, altını çizdiği bu “nedenler” gerçek nedenler miydi? Yoksa 2016’yı etkileyen olagelenlerin dışında başka bir NEDEN mi var?

Çünkü bu belirtip altını çizdiği “nedenler”  bir önceki, hatta daha önceki yıllarda da varlardı ve de biliniyor, yaşanıyordu.

O zaman neden o yıllarda turistler geliyorlardı ve işler tıkırındaydı da  sadece 2016  yılında gelmemişler! Yani “kayıp” olayı yaşanmış, sorun çıkmış?

Gazetecimizin davranışında en azından bir çarpıklık yok mu?

Biliyorsunuz ,“ SORU’nun aptalı olmaz, CEVABIN aptalı olur.”

Bizim sorumuz açık ve nettir. (İsterseniz dönünüz yukarıya ve yeniden okuyunuz!)

Peki, haber metnindeki yanıt nasıldı?

Onu da az yukarda  gördünüz, okudunuz, okuduk… Haber olma açısından, “haber”  bile sayılamazdı öne sürülenler değil mi?, çünkü bilinen, yaşanmış, taze olmayan olaylardı onlar…

Taze olmayan, özellği olmayan olaylar ve bilgiler, haber olamazlar, malüm!…İşin kuralı bu!.. Elbet “bilgi” olarak tepe tepe kullanabilirdiniz onları. Ama “haber olarak”  asla.

O zaman, ”haber olarak”;

“-    2016 yılındaki hem döviz olarak ve hem de turist sayısı olarak geriye düşüşümüzün  “GERÇEK NEDENİ “neydi?”

Eğer gazeteci meslektaşımız o GERÇEK NEDENİ  sahici bir gazeteci olarak haber yapacak olsaydı, 2016’nın TURİZM mevsimi başlamadan hemen önceki yaşanmış  ve uluslaraarası gerginliği tavan yapmış olaylara bakmalıydı.

Örneğin 24 Kasım  2015’te bir RUS uçağı, bizim F-16  savaş uçaklarımız tarafından SURİYE’nin Türkmen Bölgesinin Yamani köyünde düşürülmüştü. Ve  aynı zamanda  uçaktan paraşütle atlayan iki pilotu da kurşunlanmış ve de biri ölü, diğeri yaralı yere indirilmişti.

Yoksa o GERÇEK NEDEN bu olmasın!!!!

Şimdi bile herkesin hatırladığı, RUS  UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ olayı, Rusya’da   haklı ve ciddi bir tepki yaratmıştı. Hatırlayalım: önce Rusya hükümeti NOTA vermiş, eli tetiğe uzanmış, gerginlik tavan yapmıştı…Ve bu  gerginlik yaptırımlara dönüşmüştü ardından. Mesela önce Rusya Cumhuriyeti sosyal-ekonomik ilişkileri durdurmuş, ardından da Rus Dışişleri bakanı LAVROV’un resmi açıkmlaması ile RUS turistlerinin Türkiye’ye gelmesi yasaklanmıştı.

Biliyorsunuz bunun dış ekonomimize olumsuz  etkisi  aşağı yukarı 10 milyon turist eksikliği ile bir o kadar da milyar dolar döviz kayıplığı olmuştu. En azından o turizm mevsiminde Alanya’nın 32 kilometrelik turistik sahilinde neredeyse bir tek bir RUS turistinin gözükmediğini  ve de  otellerle sahillerin bomboş kaldığını hepimiz hatırlıyoruz.

Peki bu ”gerçek nedeni”, yani yaşanan olayı neden yazmadı bizim sayın gazetecimiz de saptırmalara, laga lugaya, yalanlara… başvurdu?

İşte MESELE bu soruya verilecek yanıtta yatıyor…

Yoksa hükümetin kusurunu, hatta doğrudan doğruya  YANLIŞ’ını ve de memlekete kastını açığa vuracağı için…

Örneğin bizim gazetecimizi, işten atılma, maaş kesintisi gibi cezalarla cezalandırılacağı, yahut tehlikeli görevlerle tehdit edileceği, rütbesinin düşürüleceği vs…hatta hapse atılacağı, kötü yerlere sürüleceği… Ya da (ne bileyim!) Örneğin, gazetenin kapatılacağı yahut ağır para cezasına uğratılacağı, karakollarda, mahkeme kapılarında süründürüleceği… korkusu mu…ürkütmüştü?

Neden gerçeği yazmadı, neden?

Evet,

“ACEP NEDEN?”

 

Abdullah Nihat YILMAZ

11 Şubat, 2017 Londra.