2015 te Türkiye zaman yolculuğuna..

     
 
              2015 te Türkiye zaman yolculuğuna..
2015 yazında Türkiye’nin zaman makinesinde yolculuğu başlıyor. Kuşkusuz  genel seçim bu yolculuğun start düğmesine basılacağı tarih. Bu gidiş, siyasi atmosfere bakarak  böyle görünüyor. En az yüzyıllık aralarla ortaya çıkıp tarihin akışını değiştiren bir ‘ulusal kahraman’ belirmezse önümüzdeki çok kısa sürede Türk siyasi arenasında, bir mucize beklemek gerçekçi olmaz. Cumhuriyet’in kuruluşundan beri neredeyse tamamlanacak olan 100 yıllık dönem  Türkiye’nin tek umut ışığı. Birisi olmalı ve birşeyler yapmalı..
                 Güç merkezi nerede ?
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zor şartlar altında, muzaffer bir ordu, çok güçlü bir siyasi önderlik,enerji ve vatan sevgisi dolu bir yurtttaş kitlesi sayesinde üzerinde yaşadığımız topraklarda 20 Yüzyılı onurlu ve çağdaş bir toplum olarak yaşadı. Geri Anadolu topraklarında, ağır bir dinsel baskı altında yaratılan devrimler, tüm çağdaş ulusal devletlerde olduğu gibi bir ‘ulus partisi’ tarafından gerçekleştirildi. Türkiye’nin 90 yıl sonra içine çekildiği orta-çağ toplumsal yapısı demek olan İslamcı ve parçalanmış yapılardan oluşan bataklığa, Cumhuriyet’in ilk yıllarında düşmemesi yine bu ulus partisi ve önderi sayesinde gerçek oldu. Şimdi yeniden aynı noktaya dönüyoruz. Dinsel ağırlıklı bir baskı rejimi ve bölünmüş federal bir orta-doğu toplumu bizi bekleyen gelecek. Bu nedenle bir ulus partisi yaratmalı ve onu yaratacak olan liderin arkasında sıra olmalıyız.
                Kaybedecek bir şeyi olmayanların gücü
Türk toplumu, yaşayan,çağdaş ve üretken bir toplumsal önderliğe sahip. Cumhuriyeti kuran ilkelere 90 yıl sonra sahip çıkacak 10 milyon insanımız var. 29 Ekim günü Türkiye’nin büyük kentlerinde ve Batı illerinde ‘laiklik,ulusal birlik ve bağımsızlık’ diye sokağa çıkacak insanları saydığınızda bu sayıya ulaşırsınız. Bugün Türkiye dediğimiz toprakları ‘vatan’ haline getirenler böyle bir lükse sahip değillerdi. Türkiye’nin çağdaş ve laik bir ülke olarak yaşamasının yegane garantisi olan ’29 Ekim toplumu’, 2015 yılı seçiminde ne yapacağına bu günde karar vermek zorundadır. Önümüzdeki genel seçimlerde ‘Açılım ve Polis devleti’ ni kuracak olan Parlamento seçilecektir. Bugünkü siyasi partiler aynıyla TBMM de yeniden yer alırlarsa yapılacak olanlar ayan beyan ortada. AKP yönetiminin ‘açılım müzakereleri’, Anamuhalefet Partisi’nin ‘tutum belgesi’ ve Etnik partinin ‘demokratik özerklik’ programları aynı niyet beyanının değişik biçimlerde sunuluşudur.
Kısaca, Cumhuriyet’in ‘kaybedeceği hiç bir şeyi yoktur’. Gücü de burada..
Mahir Tan       LondraPosta- Londra